Fotoğrafçılık Forumları
6. Türkçe Olimpiyatları
Arkadaşlar
bu sene altıncısı gerçekleşen Türkçe olimpiyatları Ankara'da gerçekleşiyor.
Ankara'da olan arkadaşlardan renkli kareler bekliyoruz.
110 Ülkeden gelen yabancı çocuklar Türkçe konuşarak birbileriyle yarışıyorlar.
okyanus,
Ortada bir tecavüz varsa, bekleyelim çocuk erkek mi olacak kız mı diye bahaneler uydurmanın anlamı yok. ortada bir karar var.
kendi verdiğin madde aslında kendi tezsini çürütüyor.
"MADDE 6 . – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. "
şimdi egemenlik kimin? halkın seçtiği kişilerde mi, yoksa atanmış 11 kişinin elinde mi?
işin aslına bakarsanız halk bütün bu olup bitenlerin yegane sorumlusudur.
Lakin bizler, yani gerçeğin peşinde olanlar, demokrasiye inanmış ve özümsemiş olanlar bugün demokrasiye taş koymaya çalışanların karşısında olduğumuz gibi, yarın da başka iktidar sahipleri demokrasiye halel getirmeye kalktığında bizleri karşısında bulacaktır/bulmalıdır.
ki o zaman o iktidar sahiplerinin bizden olup olmamalarının, derilerimizin renginin aynı olması, dini inançlarımızın örtüşmesi, etnik köken ortaklığımızın, sınıfsal birlikteliğimizin hiç bir önemi olmayacaktır/olmamalıdır.
George Orwel’ın Animal Farm’ını bilirsiniz.
“all animals are equal, but some animals are more equal than others” klişesinde gizli olan seçkinci demokrasiye artık karnımız tok.
doğulu anlamda bir demokrasiden söz edebilmemiz için öncelikle Batı demokrasisinin ruhunu kavramalı ve ona göre bir yeniden çıkış yolu bulmalıyız.
demokrasinin bize özgü olanı yoktur, olmayacaktır. Bize özgü şartları öne sürerek bu halkın zenginlik kaynaklarının ve hatta umutlarının sömürülmesinin önüne geçilmelidir.
Kral öldü yaşasın kral, demiyoruz artık.
Kral çıplak, diyen o saf çocuk gibi gerçeğin, yalnızca gerçeğin peşindeyiz.
Halkız ve haklarımızın pekala farkındayız .
Çağın ve halk bilincinin geldiği noktada, bu halka-Türk Milletine- 12 Eylül Anayasasını bir daha oylatsalar acaba yüzde kaç kabul oyu alırdı?
Hakikaten maymun uyandı artık.
sosyal, laik bir hukuk devleti ...
neremiz sosyal, her yeri satıp istenilen sermayeye peşkeş çekildi memleket, dünyanın en pahalı elektiriği, petrolü.. en pahalı sağlık hizmeti... zenginler laylalarda, reynalarda tabak kırar, memuru işçisi akşam evinde soğan kırar... neremiz sosyal...
hükümet laiklik esasını da bozmak için açma germe hareketlerine başladı... iran da olduğu gibi islam devrimi ilk üniversitelerden başladı...
yargı da dedi ki o zaman ,ne sosyalız , ne laik... o zaman hukuk devleti olmaya da gerek yok...
sonuç mu?
olan bize oluyor, ağlayan baş örtülü annemiz, pos bıyıklı solcumuz, elinde 75 kuruşluk simidiyle öğrencimiz kahroluyor...
bu ülkenin bir genci olarak böyle görüyorum durumu... belki cahilce , ama içten....
hükümet laiklik esasını da bozmak için açma germe hareketlerine başladı... iran da olduğu gibi islam devrimi ilk üniversitelerden başladı...
Fujisever nerden çıkarıyorsun bunu. Laiklik elden gidiyor teraneleri bazılarının işine gelmediğinde başvurduğu bir aldatmaca.
Ben 1992 de girdim üniversiteye. İstanbul üniversitesi hemde. O zaman okula çarşaflı kızlar bile giriyordu. o zaman laik değilmiydi ülke. Tam 5 sene okudum ve 5 sene aynı uygulama sürdü. Niye bir tane bile kavga çıkmadı. Niye ülke şeriat devleti olmadı. Bırakın bunları Allah aşkına.
Şu son hukukçu darbelerinden sonra ülkenin maddi zararını bir hesaplamaya çalışın Allah Aşkına. Milyarlarca dolar havaya gitti. Yazık bu ülkeye. Akp gitsinde ne olursa olsun. Kendi egemenlikleri devam etsin yeterki. Yok öyle ama artık.
Hocahanın dediği gibi artık yemeyor millet bunları. Ben AKP ye kesnilkle oy vermeyecektim. Lakin kapınsın gidip tekrar kurulacak partiye oy vermezsem ne olayım. Herkesde böyle düşünüyor. %60 tan aşağı oy almayacak yeni parti.
Demokrasi ile yönetiliyorsak partileri alt etmenin yolu seçimdir. ve AKP alt olmak üzere idi. Anayasa Mahkemesi tekrar kurtardı Akp yi.
Engin Ardıç ve Ahmet Turan Alkan ın dünkü yazılarını bir okuyun. Özellikle Ahmet Turan Alkan öyle bir tiye almış ki söylenecek söz bulamıyorsunuz. Yazık oluyor bu ülkeye.
"...konuşsam faydası yok sussam gönül razı değil..."
"...konuşsam faydası yok sussam gönül razı değil..."
Sanırım sözün bitti ği yer burası olmalı.
''O zaman okula çarşaflı kızlar bile giriyordu. o zaman laik değilmiydi ülke.''
Ya işte öyleydi.Ne zaman bu radikal dinci(islamcı değil) partiler hortluyor ondan sonra türbanlı'nın da çarşaflının da huzuru kaçıyor.Siyasetlerine alet etmesinler artık bizim örtülerimizi..
'' Milyarlarca dolar havaya gitti''
Battı balık yan gider diye bir laf vardır bilir misiniz? 2002'deki iç ve dış borç toplamı'nın 200 milyar dolar olduğunu ve bugün 450 milyar dolara yaklaştığını unutmayalım.
Adamlar almış medyayı arkasına estiriyorlar bir hava ama ekonomi çökmüş,terör hortlamış,devletin kurumları özelleştirme adı altında peşkeş çekilmiş ve hala adamlar demokrasi naraları atıyor ve hala savunulabiliyorlar.
Telekom'un %51'ini 3 yıllık kar'ına satmadılar mı? Tayyip Erdoğan'ın bu serveti,evlatları'nın yatı,katı nereden geliyor? Bal tutan parmağını yalar mı diyecekseniz??
Eski Tahran Büyükelçisi Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan uyarı var:
"İran'da örtü okula sinsice girdi; 3 yılda herkes örtündü"
Önceki gece NTV'de akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.
Tahran'da yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, İran'daki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, Türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. İsmi kontrol ettik; doğruydu.
Mektup, 1991-94 yılları arasında Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği'ni yapan Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan geliyordu.Yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.
Yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.
İşte Handan Haktanır'ın "türban uyarısı":
"Ruj süreni sopaladılar"
"Tahran'da görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:
Tayin yerimiz olan Tahran'a uçağımız inerken 'hicab'ımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:
'Nasıl olsa burası benim ülkem değil. Birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. Çok şükür ki biz Atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.'
Tahran'daki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) 'hicab'sız dolaşan tek bir kadın görmedim. Bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.
Bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. Bu hanım bir keresinde 'Eğer Müslümanlık buysa, Hıristiyan olduğum için çok şanslıyım' demişti.
"Süreç 3 yılda tamamlandı"
"Tayinimizin ilk günlerinde İranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak Türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.
Bir gün okullarına gittiklerinde kapıda 'Bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine' dair bir kâğıt bulmuşlardı.
Dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. Ondan sonra ise çok geç olmuştu.
İtiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için 'hicab'lı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.
Bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. Evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. Bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
"Rüyamda korkuyordum"
Ancak, bir süre sonra vestiyerden 'hicab'ımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. 'Hicab', benim için de artık bir refleks haline gelmişti.
Öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor 'Devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım' diye paniğe kapılıyordum. İşte o zaman, 'hicab'ın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.
O nedenle Türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
En içten saygılarımla..."
[email protected]
Mgirgin niye tersinden bakmıyorsun. Şu anda İrandaki zorbalığın aynısı Türkiyede yaşanmıyormu. Söyle Allah Aşkına. BEnim 60 yaşında anamı örtülü diye hava hastanesine almayacaklardı. Aynı şekilde bir form almak için gittiğimiz üniversiteyi. Aynı despot aynı şerefsizce yaklaşım değilmi.
BEn şu anda İranda yaşananla Türkiye de yaşanan arasında fark görmüyorum.
Hocha kararın gerekçesini görmeden hukuken birşey söyleyemezsin. Canın söylemek istiyorsa her zaman söylersin.
Bilip bilmeden herkes anayasa hukukçusu kesildi başımıza. Millet egemenliğini organlar vasıtasıyla kullanır. Bunlardan biri meclis ise diğeri de mahkemeler ve anayasa mahkemesidir. Bunlar yıllar belki yüzyıllar önce tartışılmış ve sonuca varmış konular. Şimdi alfabenin a sından başlamayalım tartışmak için.
Sonra millet egemenliği kavramı o an için parlamentoda çoğunluğu olan milletvekillerinin kaldırdığı parmak demek değildir. Daha geniş bir kavramdır. Sonra biliyorsun o parmaklar işaretlerle inip kalkar. Hatta kendi verdikleri önergeyi bile muhalefet verdi sanınca otomatikman red oyu için kalkar o parmaklar.
Sonra kimin milletvekili hatta kimin cumhurbaşkanı olacağını kim tayin ediyor. Bir tek adam. Partilerin içinde demokrasimi var ki biz bu oyuna demokrasi diyelim.
Zaten bizim toplumda herkes herşeyin en iyisini bilir. Git bir mahalle kahvesine ya da berbere, Türkiye nin en iyi teknik direktörünü en iyi ekonomistini en iyi siyaset adamını orda bulursun.
Bu kadar yalan yanlış bilgi vermeseniz tartışmak niyetim yok. Hatta hala yok. Sadece söylediklerinin neresini düzelteceğimi şaşırıyorum.
Okyanus hocaha anayasa metnini eklemiş buraya. NEresi yanlış acaba. Artık anayasa bile kesmiyor bizim hukukçuları demekki.
Yav tamam sevmiyorsun AKP yi. Hatta bende sevmiyorum. Ama böyle bir kararı nasıl savunabilirsin.
İlgili olabilecek konular
-
4x6 Vesikalığı 10x15 Kağıda Action
25 Eyl. 2007, 23:47 adzs
171710731 Eki. 2024, 14:09
mucahit2331 -
Gmail Dilini Türkçe Yapma Gmail Dil Değiştirme
22 Eki. 2024, 20:21 prodersler
09722 Eki. 2024, 20:21
prodersler -
-
Nikon F55 Türkçe Kullanma Kılavuzu
06 Ağu. 2006, 19:27 tekin43
3321212 Nis. 2023, 13:15
sametcan97 -
Nikon D5000 Yerine Nikon D3200 D7000, Canon 600d, Sony A58
27 Oca. 2022, 20:01 muharremuzun
1204819 Eki. 2022, 18:24
fedayi_86 -
Türkçe Vsdc Video Editor İndirilmesi Kurulması Nasıl Yapılır
30 Oca. 2022, 21:05 prodersler
0135230 Oca. 2022, 21:06
prodersler -