Deniz Feneri İddianamesi

genel seçimler yapılmamışken burada yaşadığımız bi olay karşısında dedimkine..
"bu adamlar kaç yıldır başımızda hala sistemi kuramamışlar"

entel dantel masa başı memleket kurtarma merkezlerinde buna
"hükümet oldular ama iktidar olamadılar"
şeklinde yorum getiriliyordu..

çok değil seçimin hemen akabinde öğrendik..
meğer sistem çoktan kurulmuştu.. yalnızca cezalar tehirli tahakkuk ediyordu.. seçimden sonra bi kol böreği yidik.
kombasan, kolbasan hamuduyla basıp sopasını sallayan hepsi sistematik miş..

de konu fotoğraf olmalı..
ya şimdi şöyle bi sorunsalım var aslında..
iyi bir dslr (like ta olabilir) olmalı.. ama en önemlisi çektiğim fotolara ses kaydı gibi bişi yapabilmeliyim..
ne alaka demeyin..
binlerce fotoğraf çekecem ve her fotoğrafı çekilene izah yapıp sonra bunu basılı ve yazılı ve gözülü... pardon görsel hale getirmeliyim..
sorun şu : ses kaydı yapan fotogıraf makinesi..

var yapıldı icad edildi.

yalnızca ses kaydı yapmakla kalmıyor aynı zamanda kaydını yaptığı sesleri hareketli görüntüler ile destekliyor ve bu muhteşem sisteme video kaydı diyoruz biz.

Osmanlı topluluğu içerisinde birgün bir hırsızlık vakası yaşanır. Malı çalınan müslüman, suçlanan ise bir gayr-i müslim, yani Yahudidir.

Müslüman mağdur, Yahudiden şikayetçi olur ve mahkemeye verir. Mahkeme, anlatılanlar, şahitler v.s. den sonra Yahudinin mahkumiyetini onaylar ve kolunun kesilmesine hükmeder. Yahudinin kolu kesilir.

Aradan bir süre zaman geçer ve gerçek suçlunun Yahudi olmadığı anlaşılır. Bunun üzerine Yahudi, devletin başı konumundaki Fatih'i mahkemeye verir. Kısasa kısas ister.

Mahkeme heyeti toplanır, suçlanan Fatih'tir. Çünkü O'nun ülkesinde bu olay yaşanmıştır ve Fatih sorumludur bu durumdan.

Kadı, Fatih'i dinler, Yahudiyi dinler ve Fatih'e dönerek;

"Siz haksızsınız, kısasa kısas gereği sizin de kolunuzu kesmemiz gerekiyor, kesilecek te" diyerek son kararını verir.

Fatih, hiç tereddüt etmeden kaftanından kolunu sıyırarak hakime uzatır, "buyrun kesin" der..

Bütün bu konuşmaları kenarda şaşkınlıkla izleyen yahudi, hemen ortaya atılarak "ben hakkımdan feragat ettim, bu ne müthiş bir adalet anlayışı ki, bir mahkeme kendi ülkesinin devlet başkanı hakkında, yine kendi ülkesinde yaşayan bir azınlık gayr-i müslimin hakkını koruyarak kısasa kısas hükmü veriyor" der..

Bu sözlerden sonra Fatih, mahkeme başkanına dönerek;

"Eğer, ben Fatih'im diye burada bana iltimas geçseydin senin kelleni şu kılıcımla gövdenden ayırırdım." sözüne kadının cevabı da manidardır:

"Eğer sen de, ben Fatih'im diyerek burada adaleti yanıltmaya tevessül etseydim, böbürlenseydin, senin ciğerini şu hançerimle delik deşik ederdim"

Belki de o devletin ömrünü 633 yıl kılan bu adalet anlayışıydı, kim bilir?

var yapıldı icad edildi.

yalnızca ses kaydı yapmakla kalmıyor aynı zamanda kaydını yaptığı sesleri hareketli görüntüler ile destekliyor ve bu muhteşem sisteme video kaydı diyoruz biz.




--------------------------------------

hikayede iyiymiş fatih kafa ucuruyo,kadı ciger deşiyo..
hazırlıklı gitmişler durusmaya

bir tedirginlik var ikisinde de emanetleri alıp çıkmışlar.

ha bıçağa neden emanet denir? merak işte...

İddianameyi okuyun...
Sonra konuşulur...

herşey iddianame degil akdeniz bazen mantıgınla düşünmen gerek ...

tato ile ganjin..
gelin bakem buraya..
ne zeki adamlarsınız siz yav...
ısssırayım mı şimdi sizi yoksa iftara kadar bekleyelim orucu sizlemi açayım..
o videodaki görüntelrin pikselini nası arttırıyoruz..
mitoz bölünmemi yapcaz yoksa eşeyli mi
bu gün piyasadaki en baba video kayıt sensörü 3 megapixell..
size yetermi.. bana yetmez...
bi daha karşıma böyle şeylerle çıkmayın valla ikinizi tek pixelle deşerim..
zeka kumkumaları...
videoymuş..

ikiside ayak yapıyo bence.
oyle desen kafanı ucururdum falan,baktıki kolu kurtardık madem kıssadan hısse verelim demiş padişah,kadıda yuzu gorunce astara hancer sallamıs

rokomert,boyle demesen 3 megapiksel nasıl yetsın delikanlı adam dıyıp baglantını ucurcaktım.
yetmez turke 3 megapiksel.
allah bir piksel dort

Alman Mahkemesinin yaptığı da işmi şimdi yani. Uyandıracak kerizleri.

Gerçi o keriz dediklerimin içinde bizim içişleri bakanıda var. 5 yıl önce 250 milyon bağışlamış tv deki salya sümük ağlayan deniz fenerciyi görünce.

Durmak yok kerizliğe devam.