Deli Topiği

I drank too much last night, got bills to pay
My head just feels in pain
I missed the bus and there'll be hell today
I'm late for work again
And even if I'm there, they'll all imply
That I might not last the day
And then you call me and it's not so bad
It's not so bad

sen ve siz ayrımını ilk defa kim ayırmıştır acaba. Siz demek saygı anlamına geliyor, sen demek samimiyet anlamına geliyor.

Tersten düşünürsek sen demek saygısız, siz demek de samimiyetsiz oluyor.

Allak bullak oluyor beynim. "Siz" diye başlayan sözcunkerin "sen" e dönüşmesi icin ne yapmak lazım. O süreci cok merak ediyorum. Borc para verip almak mı gerekir. Yoksa "bak ilk defa sana soyluyorum" diyerek dandirikten bir sırrı mı paylaşmalı.

Sır alış verişlerinide objektif bulmuyorum. Birisi belkide sırf srrımı almak icin hayali bir sır yaratıp benle paylaşmış olamaz mı. Üstelik o bana sırrını anlattıgında benim elime ne gececek. Bisey gecmeyecek ama. Sırrını anlatan kişiye karşı kendimi hep borçlu hissederim. Ona muhakkak daha once nadir paylaştıgım bir anımı anlatma ihtiyacı güderim.

Bana siz diyemessiniz! diyen kişilerin ise tüm sorunlarını çözmüş insanlar olduklarını tahmin ederim.

hüzeyinnnnnn vah vah vahhh gitmiş adamcağız napsak acaba hüzeyinnnnnnnnn

Push the door,I'm home at last
And I'm soaking through and through
Then you handed me a towel
And all I see is you
And even if my house falls down now
I wouldn't have a clue
Because you're near me

anadoludan tatil yörelerine giden genclerin tatil muhabbetleri cok ilgimi ceker.

genelde şöyle konusurlar.

-adamlar ne bicim eğleniyor anasını satayım
-adamlarda gecim kaygısı yok ki eğlenecek tabi
-adamlar yaşıyor abi
-adamlar akşama kadar içiyor
-adamlar akşama kadar denize giriyor
-adamlar sabaha kadar eğleniyor

Görüldüğü gibi tatil yapmaya değil aslında tatil yapanları izlemeye gitmiş oluyorlar.

Tatil kafa dinlemek icin gidilen yerler demekse onların kafayı yiyerek dondugunu gözlemliyorum.

"Tatil demek deniz kenarı demektir" gibi yanlış bir anlayış var. Ortak bir güdülenme soz konusu. Eğlence ve tatil anlayışlarının homojen olmasını hic mi yargılamıyorlar acaba.

Bilmiyorum ben böyle düşünüyorum. Yoksa yanlış mı düşüyorum.

She's got a smile that it seems to me
Reminds me of childhood memories
Where everything
Was as fresh as the bright blue sky
Now and then when I see her face
She takes me away to that
special place
And if I stared too long
I'd probably break down and cry

Bir arkadaşım vardı. Ne zaman reklamları izlese. Hadi ya bunu bu sabah düşünmüştüm. Vay be adamlar resmen fikrimi çalmış gibi abidik gubidik cümleler kurardı. En son evlenmiş iki çocugu olmuş.

ortaokuldayken bilgisayar dersi not ortalmam 5 üzerinden 5 olmasına rağmen klavyenin bilgisayarın beyni oldugunu dusunurdum.

ama nasıl olduysa coğrafya dersindeki izohips haritası hep akılmda kalmıştır. Hatta öyleki normal yaşamda iç içce geçmiş halkalar gördüğümde "ne o öyle izohips haritası gibi" diyerek standartın altında bir espri yaparım.

karanlık bir sokakata arkadaşla yürüyorduk. Hava karanlık olunca o da bana hayalet hikayeleri anlatmaya başladı. Bende can kulağıyla dinlerken, birden bana "böhhhhh!!!" demesin mi. Çok korkmama rağmen "böyle yapacagını zaten biliyordum" diyerek gecistirdim.

Tanıdık birinin arabası denk geldi ve evlere gittik.

Gittikçe kötüye gidiyordum.

Sevip saydığım bir abim "gittikçe gidersin tabi durmak lazım mantık olarak" dedi.

Haklıydı...