Deli Topiği

almak ve vermek...

çok masum ve bir o kadar da tehlikeli sözler aslında...

argo konuşmayı seven ve enseye tokat seviyesinde arkadaşlık yaptığın insanlar tarafından anında aleyhine dönebilir olay...

Birde gece bekçisi olayı var. Üniversite birinci sınıftayım final zamanı. Bizim ev de fakültenin hemen yanında. Sabaha karşı arkadaşların evinden ders çalışmaktan geliyorum. Bizim evin orda fırın var. Fırın açıkmış ama hava daha karanlık. İçinde de gece bekçisi var. Yanımda da kimlik yokmuş. Bekçi sordu ne geziyorsun bu saatte diye. Arkadaşlardan dedim ders çalışmaktan geliyorum. Bekçi kıllanmış pek inanmadı. Bu saatte dedi ne ders çalışmasıymış nerden bilecem dedi doğru söylediğini. Elimde kalın medeni hukuk kitabı vardı. Abi dedim tüm gece buna çalıştım inanmazsan al kitabı kitaptan bana soru sor. Kitabı açtı rastgele bir iki sayfadan birşeyler sordu. Bende az çok cevap verdim tabi. Bir nevi deneme sınavı oldu benim için de.İnandı bekçi abi ders çalışmaktan geldiğime.

SOnra çay ısmarladı fırıncılarla beraber sıcak ekmek arası tereyağı yedik.

benim biraz hava almam lazım yoksa delircem bu topicte, 1 saat kadar ara vermeliyim, yoksa devam mı etsem, yok yok ara vermeliyim, verirsem geri dönebilirmiyim, dönerken yolda kimle karşılaşırım, karşılaştıklarım benim delirdiğimi anlarmı

"canım gözleme çekti"

"gözlerim canıma çekti"

"özlem gözlemeyi çekti"

"gözlerim özleme çekti"

"canım özlemi çekti"

offffff

gözlemeyi özlem getirsin gerisi kaybolsun...

çıkarken ışıkları kapatın...

... bir tarot karti. aciklamasi:

"geleneksel olarak sarp bir kayaligin ucunda tasvir edilen deli'nin 'deliligi', onun cocuksu mizaci, inanci ve masumiyetinden kaynaklanir. deli, butun dunyevi mallarini bir elinde tasir. bu da onun maddi dunyadan arinmis oldugunu sembolize eder. kucuk kopegi, onu yolculuk boyunca koruyacak olan icgudu ve sezgilerin semboludur."

herkesin yaptığını yapmayan, toplumun hoşlandığı popüler şeylerden zevk almayıp kendi özel zevklerini yaratan, kendi haline takılan, çok konuşmayan, kalabalığı ve insanları pek fazla sevmeyen, az sayıda arkadaşı olan ve yalnız yaşayan kimseye de halk arasında deli denir. onların hepsi normaldir, onların yaptığını yapmıyorsan sen normal değildirsin. hergün karı kız peşinde koşmadığın, bütün gün televizyon izlemediğin, kalabalığa girmediğin, yalnızlığı sevdiğin için delisindir. yıllarca tek başına bir evde yapayalnız nasıl yaşadığını çok merak ederler. onlara göre kesinlikle normal olamazsın. ama bu delinin umurunda mıdır insanların dedikleri? tabiki hayır. onlardan biri olacağına deli olmayı seve seve kabul eder. kim bilir, belki de delidir!

burcumun karakteristik özelliğini soran kişiye "bilmiyorum" derken, bir taraftanda "akdenizin karakterstik bitki örtüsü makidir" sözcüğü beynimin gerilerinde faal duruma geçer.

açıklamakta zorlandıgım durumlar icin "herkesin bir bildiği vardır elbet" sözcüğün kullanırım etraftakilere. Onlarda gercekten benim bir bildigim varmış gibi puslu gözlerle bakarak onay verirler. Ama hicbiri de sormaz bildiğin nedir diye. Hep bu cümleyle zafere ulaşırım çetrefilli ve allengirli ortamlardan.

mualla franboğazlı pasta getirsin..