Fotoğrafçılık Forumları
A350 Nin Kötü Yanları
ARKADAŞLAR merhaba,
çok amatör üm ama yavaş yavaş başlıyacağım ve iyi bir makina istiyorum
ve fiyat araştırması yapıyordum sony a350 nin fiyatı gayet iyidi karar verdim ama a300 ün fiyatıyla nerdeyse aynıydı habuki o 10mp öbürü 14mp fotoğraf çekerkende görüntü kalitesi iyi olması gerek miyormu ....... a350 kötü yanları ne ozaman fiyatı uygun
Sakın haaaa,
Sakın DSLR-like alayım deme. Ya cebe girecek kadar küçük compact makina al, yada DSLR. DSLRlike alacak olursan ben sana olacakları anlatayım :
Sıfır DSLR'ın en az %50'si fiyata malolacak bir DSLRlike alacaksın, 10x zoom yapan lensleri bir halt sanacaksın, bu bana yeter diyeceksin, bir zaman sonra zoom yapmanın hiç de öyle matah birşey olmadığını, genellikle 3x zoomun öesine gitmediğini farkedeceksin, keşke biraz daha hızlı olsaydı diyeceksin. 3-5 ay içinde çocuk, spor, düğünde danseden insanlar vs. tarzı hareketli şeyleri çekemediğini dehşet içinde farkedeceksin. Ortam biraz loş olunca LCD/EVFnin tam bir çöp olduğuna kanaat getireceksin. Üzerine harici flaş takılan DSLRlikeların fiyatının neredeyse DSLR kadar olduğuna dikkat edeceksin. Öğrenim amaçlı manuel modun ergonomi sebebiyle beş para etmediğini tecrübe edeceksin.
Sonuçta akacak kan damarda durmayacak, 1 sene içinde DSLR alacaksın, bu arada DSLRlike'a verdiğin para heba olacak.
Nereden mi biliyorum : Zor yoldan, bizzat kendi tecrübemle.
Bu forum sayfalarında 2,3 sene önceki kayıtları gözden geçir, bugünkü pekçok DSLR sahibinin bu yoldan geçtiğini göreceksin. DSLR hakkında en büyük şehir efsanesi yeni başlayıp öğrenmek iteyenler için uygun olmadığıdır - YALAN.
Megapikselin görüntü kalitesine katkısı olmadığını adamın biri sayfasında sallamış herkeste buna inanmış.
Dijital fotoğrafta piksel herşeydir, ne kadar çok piksel o kadar çok detay. İnsan gözü 30 cm den mm de 12-18 çizgi çifti ayırabilir, (daha yakından bakarsan daha çok) Yani 10X15 lik bir baskıda 10 mp ile 6 mp nin farkını sağlam göz ayırdedebilir.
Ha a4 de ise neredeyse 40 mp lik bir baskı ile 6 mp lik bir bakının kalitesini hayda hayda anlar. (Evet hasselblad kullanalar sedece billboard baskısı almak için kullanıyorlar, yoksa gidip 6 mp lik kompakt kullanacaklar)
O yüzden sensörün çözünürlüğü önemlidir ama bugün en iyi lensler (mesela Zeissleri, Leicalar) mm ye 60-100 arası çizgi çiftini %80 ile düşürebiliyorlar. bunuda manası apsc ile 12-13 ff ile 24-25 mp den daha fazla çözünürlüğe ojektifler izin vermiyor. İşlemcinin görüntü kalitesinde neredeyse hiç bir faktörü yoktur, çünkü görüntü raw gelir, işlemci bunu jpeg'e yada farklı formata çevirir, üzerinde temizlik yapar (noise, d300 lerde ca vs). Hele sadece raw kullanıyorsanız (ki ben hep raw kullanırım) işlemci sadece makinenin hızını belirler ve görüntü alındıktan sonraki temizlik işlemlerini. (Pek çok makine raw oluşturukende işlem yapıyor ne yazıkki, gerçek raw ı vermiyor) . Küçük sensörlü makinelerde (Şehir efsanesidir Ara Güler'in cep telefonu ile harika fotoğraflar çektiği) iyi bir şey çekme şansınız neredeyse yoktur, çünkü sensör alanı küçük olduğu için zaten maksimum lens çözünürlüğü, dolayısıyla dinamik alan, dolayısıyla ışık kırılmaları fotoğrafın güzel çıkmasını engeller. (800X600 yapıp biraz ileme ile fotojkritikte ya da burada hava atabileceğiniz fotoğraflar olur ama anca pula bastırırsınız bunu. Ve basılmadıysa fotoğraf yoktur. O yüzden foto paylaşım sitelerindeki fotoğrafların gerçek boyutları olmadığı sürece kalitesini anlayamazsınız.
Meraklı biriysen direk dsrl al ve bütçen neye elveriyorsa onu al. D300 çok gelişmiş, d40 ı kullanamazsın a900 profesyonel gibi şeylere aldanma, fotoğrafı kadraj, enstantene ve diyafram belirler, hazır mod kullanmak istiyorsan zaten hiç dsrl alma kompakt al. Belki başta zorlanırsın ama bir sürü kitap var ve nette bir sürü kaynak.
Bir de bu lensle çekim yapmanın ayrıcalığı daha farklı..
Sony SAL-70200G
70-200 mm F/2,8
Herkes ne çok biliyor. Elbette 800 tl nin üzerine çıkacak isen dslr-like a para verme. Benim sana önerdiğim makine taş çatlasın 450 tl. (fuji 5800) En ucuz dslr nin sadece body sinin ikinci eli 650 tl. Yani 350D. Yani alacağına pişman olacağın tek makine. DSLR alacaksan en az 400d alman gerek oda 900tl den başlar. Haaa iş bu fiyatlara gelince bir dslr-like almak en mantıklısıdır.
Dslr-like lar sana f2,8-4,5 aralığına diafram sağlar dslr kit lensleri f3,5-5,6 arası diafram sağlar yani dslr-like ların objektifleri daha fazla ışık alır. Buda az ışıklı ortamlarda işini kolaylaştırır. Ha dslr ne f2,8 lens alırsın 700 tl bayılırsan tabi.
Bir dslr like 35mm eş değeri 28-480mm arası açı sağlar. bir dslr kiti 18-55 yani 35mm eş değeri 27-83mm açı sağlar. Yani objektifini değiştirmeden hem geniş açı, hem tele yaparsın. Dslr de bu aralık için en az 2 objektifin olmalı 18-55 ve 70-300. En ucuz 70-300 sigma 450 tl. Tabi 2. el. Yani ne oldu 35mm eş değeri 27-83 ve 105-450. hani 83-105 arası yok. fiyat ne oldu 900+450=1350 tl.
Dslr-like ta titreşim önleme, yüz algılama ve çekeceğin herşey için bir mod vardır. Yani portre, manzara, gece çekimi, gece portre, hareketli cisim, havai fişek, makro, vs. Böylece çekeceğin her ne ise o moda alır gayet rahat uğraşmadan çekersin. DSLR de bu kadar yoktur sen kendin ayarlamak zorundasın. Bunun içinde nerede ne kadar diafram ve enstantene kullanacağını bileceksin. Bilmiyorsan çektiğin bir işe yaramaz. Fotoğraftan soğursun. Ayrıca DSLR de titreşim önlemen ancak objektifinde olur yani her alacağın objektif VR olmak zorundadır.
Dslr ye harici flash takarsın tabi bir 350 tl daha bayılmak koşulu ile etti 1350+350=1700 tl. Dslr-like ta takamazsın. Çünkü çoğunda harici flash yuvası yoktur çünkü ihtiyacın olmaz.
Asıl bir dslr ile herşeyi çekemezsin çekeceğin ne ise ona özel objektif alacaksın. Misal makro için 100mm f2,8 makro objektif, geniş açı için kitin yetmiyorsa 10-20 mm, daha zoom istiyorsan 100-500 mm, portre için 50 yada 100 yada 150 mm sabit f2,8 yada daha iyi f1,7 Tüm bu objektifler bir servet değerindedir. Oysa bir dslr-like ile tüm bunları yapabilirsin. Ekstra bir giderin olmaz.
Evet bir dslr alanlar ilk önce dslr-like kullanmıştır. Öğrenmiş kendini geliştirmiş öyle dslr ye geçmiştir. Bu işin normal prosedürü budur. Bilgisayar oyunu oynarken level 1 den level 12 ye atlar mısın?
Dediğim gibi çift kişilk çarşafa baskı alacaksan 6Mp ile 24 mp çok farkeder kalite bakımından. Zaten Dslr-like ının sensörü küçük olacağı için çizgi ile işin olmayacak. Ne kadar az MP o kadar kaliteli fotoğraftır dslr-like larda ve düşük ışıkta. Sensörün büyüklüğü çok önemli bir etkendir. Daha büyük sensör daha fazla pikseli daha kaliteli kaldırabilir ve daha az noise üretir. Dpreview gibi makine incelemede kariyer edinmiş bir sitede bile makinelerimn mp lerinin altında santimetre kareye düşen piksel miktarı yazar. Yani santimetreye ne kadar az piksel düşerse o kadar kaliteli görüntün olur. Baskı almayacaksan hiç mp peşine koşma. Misal bir fuji 6500Fd 6 mp dir kendileri cümle 8mp lik 10 mp lik makinelere fark atar. Kimse fotoğrafını büyütüp ayrıntı peşinde koşmaz. Fotoğraf paylaşım sitelerine en fazla 800x600 piksel çözünürlükte ve en fazla 300KB boyutunda fotoğraf yükleyebilirsin. Bunun için 10mp lik bir makine kullandığını düşünsene. Yani 3872x2592 piksel ve 4MB. Ne gerek var?
Sakın bas çek tarzı kompakt alma. Fotoğrafçılığa merakın varsa hiçbirşey öğrenemezsin. Yartıcı çekimler deneyemezsin. Diafram neymiş, enstantene neymiş, iso neymiş bilemezsin, öğrenemezsin. Bunları bir dslr-like öğretir ancak. Dslr öğretir mi evet ama öğrenene kadar fotoğraf çekemezsin.
Sen şimdi d300, 40D, A900 giib makineler mi kullanacaksın bişey bilmeden. 40D hariç bunlar 5000 tl lik aletlerdir. 40D 2300 tl lik bir alettir. Kullanırsın tabi emin ol. cebinde para kalmayınca hele bu kriz ortamında asgari ücretin 10 katını harcayınca öğrenirsin. ama iş işten geçmiş olur.
Burada yazan herkese ve her şeye kulak asma. Bir süre bu hobiyi devam ettirenler biraz sıyırırlar. Fotoğraftan başka bir şeyden zevk almazlar. Her muhabbetleri makineler,lensler, objektifler üzerine kuruludur. hepsi ordinaryüs profesördür. Kendimi hariç tutmuyorum. Bizzat kendim böyleyim. Oysa fotoğraf niçindir anı için, fotoğrafçılık hobisi niçindir boş vkitlerini değerlendirmek, bir meşgale edinmek, hftasonlarını değerlendirip sosyalleşmek için. Bunu unutma. Bir hobi uğruna evllik paranı harcayıp pişman olma benim gibi. Ben burada yazanlara kandım sen kanma
Gelelim A350 nin kötü yanlarına. Dediğin gibi a350 14mp dir. Çarşafa baskı yapabilirsin. Bol bol noise üretir kendileri. Çok hızlıdır. saniyede 2,5 kare çeker.
A300 10 mp dir. A4 için fazlasıyla yeter. Kırpma için yeterli bir çözünürlüktür. Noise makul seviyelerdedir. saniyede 3 kare çeker. Buda giriş seviyesi tüm dslr de aynıdır.
Bunların dışında iki makinenin herşeyleri aynıdır. Farkı yoktur. Yani senörleri de işlemcileride aynıdır. Zaten bu farklarda aynı olamalarında kaynaklanır. sensörü ve işlemcisi aynı olan iki makineden bir 14 mp biri 10 mp ise aklı olan 10 mp olanının tercih eder.
Komik
A100 + 18-70 +75-300 + Hafıza kartı + Çanta
850 lira başka biri a200 ü aynı objektiflerle 700 satıyordu.
Makro dan teleye her ihtiyacı görecek iki lens.
2,8 diyafram ha görürsem söylerim, hiç bir dsrl like ya da kompakt 2,8 gerçek diyafram değerini vermez, Bilmiyenler için söyleyeyeim diyafram değeri diyafram çapının odak uzaklığına olan oranıdır yani 480 mm f 4,5 bir lensin diyafram çapı 11 cm olmalıdır ???????? Ben henüz öyle bir dsrl like görmedim.
Yani çok ışık falan düşmez dsrl like, alan azdır o alana kadar ışık düşer. Yani 2,8 getirdiği alan derinliği, hız gibi şeyleri dsrl likelarda elde edemezsin, şöyle söyleyeyeim dsrl like ın 2,8 i Dsrl nin f5,6 sına bile karşılık gelmez.
Yapılacak en büyük hata 28-480 gibi bir ucube lens kullanmaktır, 18-250 yi bırak 18-135 gibi geniş bir zoom alanı bile görüntüyü bozar. 28-480 ile anca 800 e 600 fotoğraf çekersin.
Bastırmaya kalkınca çamur kalır elinde.
700 milyona alınacak a200 de titreşim önleme 18-70 ve 75-300 lensler ile yalnızca R1 görüntü kalitesinde başa çıkabilir. Makro için 50 milyona yakınlaştırıcı filitre alırsın 100 milyona da flaş alırsın 850 milyona her türlü fotoğrafı çekeceğin bir setin olur.
ama bazıları 100 milyona flaş bulunmayacağını göz ardı ederse 900 milyona da flaş var der. 50 milyona yakınlaştırıcı işi görecekken makro objektif ten başkası kurtarmaz der. Der de der, 1,7 50 mm objektif 100-200 milyona bulunur. Ve acelesi de yoktur.
Tabi 850 ye mal ettiğin özellikleri 450 ye aldığın dsrl like ta verir diye bazıları söyler (babalarının dsrl like fabrikalarımı var bilinmez) ama bırak vermeyi yakınından bile geçmezler, örnek olarak hep iyice küçültülüp üzerinde oynanmış fotoğraf gösterirler, dsrl lere yakın ya da bazılarından iyi tek bir dsrl like vardır ama o da zaten üretilmemektedir, 2 nci eli bile 1000 ytlnin üzerinededir.
genelde gözleri bozuk olduğu için basılı fotoğraflardaki farkı anlamaları için fotoğrafların çift kişilik çarşafa basılması gerekir. Oysa sağma gözü olan biri 10X15 baskının hangisinin 6 hangisinin 10 mp ile çekildiğini anlar. A4 baskıda 40-70 mp arasındaki farkı algılayabilir insan gözü 30 cm den.
Objektifin vereceği maksimum mp gereklidir fotoğraf makinesinde bu apsc sensörlerde 12-13 mp, ff de 24-25 mp dslr like larda ise 3 mp dir. Çünkü o alana objektif daah fazla çözünürlük düşüremez.
Bazılarının aksine insanlar öğrenebilirler, bazıları bilirler, öğrenmek istiyorsan dsrl alırsın A moduna getirisin (Diyafram öncelikli mod) ve her şeyi çekebilirsin, öğrendikçede tüm kontrol sana geçer,
Ha maliyetimi flaşla ve yakınlaştırıcı filitre ile a200 + 18-70 800-900 e çıkıyor.
Birinin hesabında hata var ama ?
#Zadeh' tarafından 21.02.2009 16:07:04 tarihinde düzenlendi.
Badboy79tr şöyle buyurmuşlar :
"Dslr-like ta takamazsın. Çünkü çoğunda harici flash yuvası yoktur çünkü ihtiyacın olmaz."
Gerçek hayat tecrübesi olarak söyleyim : 250 YTL'ye Minolta 3600 flaş edindim, 2çel, 2 sene kadar önce, diyebilirimki bugüne yaptığım en iyi ekipman yatırımı. Çünkü :
1. Endirekt aydınlatma imkanı sağlıyor. Böylece ayna gibi parlayan yüzlerden ziyade ön ve arka plan arasında daha dengeli, daha yumuşak ve doğal aydınlatma elde ediliyor.
2. Bu meret sözkonusu A350 ve bütün Sony/Minolta DSLRları ve hatta son 15 senede üretilmiş bilimum Minolta DSLR ile "wireless" çalışıyor. ( Bizzat tecrübe ettim, bende Minolta Dynax404 SLR da var ) Wireless flaşla heryeri bir stüdyoya çevirebiliyorsunuz, hani öğrenmek açısından esas olan "diafram-perde-ISO" değildir, esas olan "IŞIKtır ve bu wireless flaş bir numaralı öğrenme aracı.
3. Kırmızı göz olayının bir numaralı sebebi flaş ile objektif arasındaki mesafenin kısa olmasıdır, yani fotografını çektiğiniz kişininin retinasında yansıyan kırmızı ışık aynı dik açıyla ince bir hüzme şeklinde geri döner, işte bu hüzmenin sınırları dahilinde obketifiniz varsa, voilla, kırmızı göz. Harici flaşın objektifle-flaş arasındaki mesafeyi bir hayli arttırdığını söylemeye bilmem lüzum var mı? (Benim DSLRlike ile yaşadığım en önemli sorun, zaten denklaşere bastığımda anında tepki alamıyordum, bu süreyi bir de hiçbir halta yaramayan kırmızı-göz-önleme ile iyice uzatmak istemiyordum, dahası insanlar gözlerini kıstıkları için doğal olmayan bir görünüm ortaya çıkıyordu)
4. Flaşın etkili mesafesi artıyor, yeniden çakmak için gerekli zaman bir hayli düşüyor. Düğünde dernekte bunun ne anlama geldiğini varın siz düşünün.
Neyse, "online expert" dediğimiz aslında hiçbir tecrübesi olmayıp da sağdan soldan edindiği "teorik" deneyimi paylaşan zat-ı muhteremlerin durumuna düşmemek için olayı bizzat kendi elceğizimle çektiğim bir iki fotografla süsleyeyim :
Bu fotografı "built-in" flaş ile çekseydim işe yaramaz sıradan birşey olacaktı.
İşte bu fotograf da, çok iyi olmamakla beraber, ne demek istediğime iyi bir örnek :
Burada :
1. DSLRlike ile bu görüntü, eğer çok şanslı değilseniz ( yani siz LCD/EVFde hiçbirşey göremediğiniz için körlemesine denklaşöre bastıktan bir saniye sonra bu adamlar böyle zıplamazsa ) mümkün değil.
2. Dansçılarla aramda en az 7-8 metre vardı. DSLRlarınız yoksa ISOyu bu kadar ertıramazsınız, arttırsanız bile harici flaşınız yoksa bu aydınlatmayı sağlayamazsınız. (gece, açık hava)
İşte bir örnek daha, wireless flaş, ben de flaş da konudan en az 10 metre uzaktayız, sanırım benimle flaşın arasında da o kadar bir mesafe var :
DSLR-Like ' lar yasaklanmalı. Tamamen pazarlamaya yönelik bir kandırmaca... O büyüklükte bi makineden 10x zoom çıkıyosa zaten teknik olarak iyi fotoğraf çekemeyeceği bariz... Ha büyüklük aynı kalıp geniş açı lens taksalardı o zaman maaliyet artacaktı... Aaa o da ne 3x zoom var kocaman makinede diyip insanlar satın almayacaktı. ( Örnek sony R1. Kalite foto çeken tek SLR-Like artık üretilmiyor. zoomuna bakın 3x) . Benim ultra kompakt SlR-likelarla nerdeyse aynı sensör büyüklüğüne sahip ( Niye çünkü SLR-Like 'ta telefoto zoom olmak zorunda). Ayar yapmak isteyen biraz kaliteli bir kompaktta da ayar yapar yaptığı ayarları deneme çalışma fırsatı bulur. Ayar yapmak istemeyen DSLR makinede de otomatik modda çekim yapar...
Neyse ben de bu aralar Pentax k20d alma aşamasındayım ( Kit lensi beni cezbediyor) . Sony ve Pentax isim kurbanı gibi geliyo bana... Bence Canon'dan daha iyi olmalarına rağmen piyasada isim yapmadıkları için göz ardı edliyorlar..
antika :
DSLR hakkında en büyük şehir efsanesi yeni başlayıp öğrenmek iteyenler için uygun olmadığıdır - YALAN
şahsen bu tesbitine katılmıyorum.
zira bu tesbit, tamamen kişiseldir ve kişiye göre değişir.
aynı senin tecrübelerin gibi benim tecrübelerim de DSLR lerin fotoğrafı öğrenmek için zor bir alet olduğu yönünde..
Çok eski aletlerden, manuel fokuslardan alarak gelebilirim ama uzatmamak adına daha yakın geçmişten başlayım.
ve özellikle belirteyim, konumuz fotoğrafı DSLR de öğrenmek olunca öznemiz fotoğrafı bilmeyen insandır. o güne kadar fotoğrafla olan ilgisi sadece "bakmak-izlemek" olan insandır. Lüften alınmasınlar bu kişilerin çoğunluğuda bayandır.
Herhangi bir teknoloji ürünü kullanımı konusunda zaten sorunlu pek çok insan SLR makinayı eline aldığında ilk yaptığı iş hemen vizöre gözünü dayamaktır.
Makinemi baksın diye eline verdiğim insanların bazıları kapadıkları gözleriyle vizöre bakmaya çalıştılar.. (gülmek serbest). Meraktan öte fotoğrafa hevesli olabileceğini düşündüğüm insanlarda ilk müdahalem askı kayışını bileğine dolayarak eline vermek oldu.. vizörden bakma işi tamamsa "ya bu net göstermiyor" repliği için deklanşöre yarım basmayı önceden anlatmakla devam ettim. kaç pozumun deklanşöre yarım basamayanlar yüzünden heba olduğunu saymadım ama sağlık olsun.. Sonra diğer bir merak konusu olan "Yakınlaştırma-uzaklaştırma" hevesi için çoğu AF halkasını çevirmeye çalıştı.. Neyseki makine ve objektif bu konuda telafikar..
Bu ve benzeri pek çok "ilk" ler elbette aleti kullanmayı öğrenme konusunda sözü edilmeyecek komik anlar..
Söz konusu olan ister SLR olsun ister DSLR olsun aletsel öğrenme bir aşamaya kadar gelindiğinde bu sefer kavramsal öğrenme başlıyor. Enstantane nedir, diyafram nedir, perde açıklığı ile ne denmek istenir. Güzel fotoğraf çekmek isteyen kişi niye auto ayarlardan çıkıp pozu telafi etmeye çalışır.. bunlarda belli bir süre öğrenilmeye çalışır. Bütün bunlar Teknik mevzular olduğundan YETERİNCE HEVESLİ biri tarafından makul bir sürede öğrenilir.. öğrenme yeteneğine göre 3 hafta da sürebilir 3 yılda..
Sonra işin sanat diyebeleceğimiz estetik ve görsel kısmı devreye girmeye başlar.. Bir fotoğrafı güzel yapan çekim tekniğinden sonra sanatsal içeriğidir diyebiliriz sanırım. Burada sanat lafını tamamen estetik ve görsel güzellik anlamında kullanıyorum. Bazan tekniği kötü olsada estetik yada güzel bir fotoğraf çıkabilir. Çoğunluklada fotoğrafçılıkta acemi olanlar bu tür güzellikleri yakalar.
Aslında teknik ve estetik öğrenme süreci içinde bir kırılma noktası vardır. Kişisel tercihler eğer fotoğrafın özel günlerde çekilecek birşey olduğu yönündeyse sanatsal öğrenme tarafına pek geçilmez.. Gezilerde, toplantılarda ve okul müsamerelerinde çekilen fotoğraflarda sanat tarafı bir kenara atılıp, o anın kayıt altına alınma düşüncesi hakimdir. Anı olarak saklanmak maksadıyla fotoğraf çekilmiştir.
İşte bu noktada fotoğraf öğrenim sürecindeki kişi elinde bir D-SLR taşıyorsa bir ihtimal bir sonraki aşamaya geçer.. yada DSLR ağır ve taşınması kompaklara göre daha zor ve riskli olduğu için belki yanına hiç almaz belkide çantanın içinden hiç çıkartmaz..
Hevesli zatı muhterem kompaktını taşımaktan erinmez.. Biricik evladı okul töreninde sahne almışsa montunun cebinden çıkarır ve bolca basar deklanşöre.. Ehvenişer kareler elde eder..
Ancak başka birinin aynı anda D-SLR ile çektiği ve ISO su düşük fotoğrafları görünce anlar elindeki kompaktın yetersiz olduğunu.. ISO kavramıyla orada tanışır.. ne işe yaradığını orada öğrenir.. yoksa ilk defa eline D-SLR makine almış ve fotoğrafçılığı öğrenme hevesindeki bir kişinin ISO nun ne olduğunu anlamak için akşam karanlığında cadde sokaklarını konu alan deneme çekimleri yaptığına pek şahit olmayız..
Eğer fotoğrafçılığa yeni adımını atmış bir kişi D-SLR nin üzerindeki Düğmelerde ve menülerde kendini kaybetmemişse çok güzel fotoğraflar çeker ve çekmeye devam eder.. Fakat aksi durumda o D-SLR ye verdiği paraya kahreder.. (kahretti diyeyimde tecrübeyle sabit olduğu belli olsun). Çünkü arkadaşı üç kuruşluk kıytırık kompak ile ondan çok daha net ve canlı kareleri ardı ardına çekmektedir.. Hemde hiçbirşeyiyle uğraşmadan.. hemde yanında 1 kiloluk bir yük taşımadan...
Fotoğrafçılığa hobi olarak başlayacak kişilere KOMPAK önermem işte bu ve bunun benzeri gözlemler neticesidir.
Çevresine bir dikdörtgen içinden ve anlık bakamayan insanlar için D-SLR nin fazla olduğunu düşünüyorum.
Bu bir yetenektir bence.. bunu çok iyi yapanlar usta fotoğrafçı yapmaya çalışanlarda hobi fotoğrafçısı oluyorlar.. bunu bir şekilde yapıpta üstüne para alanlarda benim gibi profesyonel (hadi yarı profesyonel olsun) fotoğrafçılar oluyorlar sanırım.
Rokomet,
İyi güzel yazmışsın da senin bahsini ettiğin "snapshooter" yani "hatıra fotografçısı" insanlar, hiç bu forumun sayfalarına girip "A350'nin kötü yanları" diye böyle spesifik başlık açıyorlar mı ?
Benim burada muhatabım böyle başlık açabilen veya açabilecek insanlar. Bunlar ne istediklerini biliyorlar ama buna ne ile ulşabileceklerini bilmiyorlar. Ben de tıpkı onlardan biriydim, deneyimimi paylaştım, kısa yoldan DSLRa geçmelerini söyledi, DSLRlike ile para ve vakit kaybetmelerine lüzum yok.
Ha bu arada DSLR-like alanların aradan 3-5 gün sonra farkedecekleri en büyük problemi söylemeyi unutmuşum : Pil çabuk bitiyor.
Neden mi ? Çünkü DSLR-like almayı düşünebilecek insan grubu haliyle bolca fotograf çekmek ister, bunun için küçük gezilere falan çbile ıkar, 40-50 poz çekmeden pil cortlamaya başlar, hani bunun CIPAsı 200 pozdu falan diye dövünmeye başlar.
Gerçekten de makinayı bir kere açıp seri şekilde çekse, üreticinin belirttiği miktarda resim çekecektir, ama gerçek hayatta hiç böyle olmaz. Pilin çoğu makinanın açılıp kapanmasında, ve/veya EVF/LCD'den bakarken akıp gider.
Oldu mu şimdi, sen sırf kompaktan daha iyi zoomlamaktan başka hiçbir artısı olmayan daha ağır ve kullanışsız bir makina al yanına, üstüne bir de pili 2 dakikada bitsin, vah vahhh, vaaaahhhh....
İlgili olabilecek konular
-
Canlı Yayın: Enine Boyuna Nft Ve Fotoğraf İlişkisi
30 Oca. 2022, 11:23 miratcenk
0134330 Oca. 2022, 11:23
miratcenk -
Fırça Ve Silginin Aynı Anda Çalışması
23 Haz. 2020, 20:00 lenacrystllz
0149123 Haz. 2020, 20:01
lenacrystllz -
Borsa Nasıl Oynanır? En Kısa Yoldan Öğrenin!
28 Kas. 2017, 15:21 fotoakar
5211305 Şub. 2020, 14:49
fotojenikkiz -
-
Lightworks Geçiş Efektlerinin Kullanılması
14 Kas. 2018, 02:39 prodersler
0285914 Kas. 2018, 02:39
prodersler -
Kaç Eşin Boynu Bükük Annenin Bağrı Yanık
03 Nis. 2018, 11:41 orhanafacan
2161407 Kas. 2018, 18:03
aniyakalayin -
Pinnacle Studio Ultimate İle Geçiş Efektlerinin Ku
07 May. 2018, 00:07 prodersler
0119107 May. 2018, 00:07
prodersler -