Deli Topiği

Michael Jackson henüz siyahtı,
kara şimşek vardı,
Heman ve Atılgan vardı,
küçük ev dizisi vardı,
pazar günleri trt de japon samurayları dizisi vardı iple çekerdik pazarı,

Pek -dokunmatik- şeyler yazılmış. Oysa eski yokluk günlerini anlatan büyüklerimiz şimdiki günlerin daha iyi olduğu söylerler, derler ki: (kimse alınmaya...)
"Nerdee o günler, sığır bokuyla kartopu oynadığımız günler"

"Bizim zamanımızda..." diye başlayan cümleler kurmaya başladığımda anladım "yaş"landığımı...

İlk defa topu kaçan bir çocuk "abi topu atarmısın?" yerine "amca topu atarmısın?" dediğinde de şüphelenmiştim aslında ama...

merson hocam biz tabi sanayağ kuyruklarına giremedik henüz o zaman bebektik belki ondandır bunları yazamayışımız, ya da gaz lambası (idare lambası) ile de oturmadık ama az farkla kaçırmışız bunları..

Eskiye özlem, geçmişi arayışımızdan, kaybettiklerimize kavuşamamaktan kaynaklanıyor.
Biz lisedeyken, bu sıcak haziran günlerinde bitirme sınavları vardı. Doğrusu bu güzel günlerde fotoğraf çekmek varken sırf genç olacağım diye liseyi tekrar okumak istemezdim. Eskiyi özlerken o sıkıntılı, sivilceli günlerinizi de şöyle bir hatırlar mısınız!...
Şimdilerde üniversite sınavı stresi yaşamaktansa topikte sanal deli olmak daha güzel...

Mutlaka yaşananlara dönmek imkansız ama tatarbeyin dediği gibi biz sanslıyız ya da kendimizi şanslı hissediyoruz belki bu gün çocuk olsak bu son model oyuncaklarla oynadığımız için kendimizi şanslı hissederdik ama yine de dört duvar arasında bir action man le oynayacağıma sokak ortasında mermer kaydırmaca oynamayı tercih ederim...

eski günler,
evet sana yağ kuyrukları, tüp kuyrukları, ekmek fırını sırası, benzin kuyrukları, dallas, şahin tepesi, 3 milyon dolarlık adam, sokağa çıkma yasağında özgürce cadde ortasında top oynamalar, mabel sakızı, dido, radyoda arkası yarın, siyah beyazdan ilk renkli yayına geçiş, gazoz kapakları, ilik, limon, kuka vs...
Her yağmurda su akıdan çatıya ve damlalara leğen ve kova yetiştirme oyunu, okula varınca çamurlu ayakkabılar yüzünden yenen tokatlar, ödevi yapma (yapmama) stresi, lise yıllarında samanta fox ve spor ayakkabı için para bulma krizi, disiplin kurulunda dayak yeme töreni, falan filan..
geçenlerde atakan sen heralde askere tekrar çağırsalar giderim falan yazmıştın..
Benim yaptığım askerliği anlatsam suç işlemiş olurum sanırım. eski günler güzeldi ve hatta askerlikte güzeldi ama hiç birini tekrar yaşayamam.. sıkıntılarıda büyüktü.. tekrar çağırsalar sadece güzel günlerinin yaşanacağının garantisini verirlerse giderim. nöbete, çatışmalara, zimmetlere falan gelemem..
beni saymayın

karalastik giyilirdi. Arkası yırtılır ökçceden yine giyilirdi. Taki ayagın altına gidinceye dek. Sümüklü çocuklar vardı. Gülerken burnundaki sumuk yaklaşık 7-10 cm uzunlugunda sarkar geri fırrrk diye icine cekilirdi. O çocuklar hep pasif olarak kaldı. Erkek çcocuklarada kilotlu coraplar vardı onlardan giydirirlerdi. Bu seffaf olandan değil. Kırmızı renkli olurdu genelde. Bacakları iyice sardıgı icin ayazdan korurdu. Bir keresinde Pantolonum sökülmüş ve o çorağtan giydiğimi görenler benle dalga gecmisşlerdi. Halbuki hepsi giyiyordu. Ama pantolonu sökülenin dalga gecilmekten kurtulması mumkun değildi.

hep alaburs traşı olurduk, azıcık saçlar uzasa öğretmen favorilerin başından tutar çekerdi bi de kenara numaramızı yazar yarın traşlı gel diye okkalı da fırça atardı...

hafta başı tırnak kontrolu yaparlar, cepteki ütülü mendillere bakarlardı, arada bir de bit taraması olurdu...

siyah önlüklerin kolları nasılda parlardı burnumuzu sile sile...

uzun teneffüs vardı beslenme çantaları açılır masaya güzelce bez peçeteler yayılırdı herkes paylaşırdı yemeğini beraberce yerdik...

elimde allerji var..
doktorların işi hastalık bulmakmı tedavi etmek mi
endokrin bölümü ne güzel bi bölüm
bide insaniye var.. ama s yi söyleyemeyen bi tabelacı t koymuş yerine..
bide bevliye vardı.. o ne iş yapardı.