thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Türkçe Menü

Selamlar,
Aslında uzun süredir bir şekilde nasıl büyük markaların yöneticilerini bu konuda uyarırız diye düşünürken sanırım burası tam yeridir diyorum.
Forum sayfalarında hep Türkçe kullanım klavuzu ve Türkçe menü konusu problemleri okuyorum. Bugun ise buradan bir genc dostum bana sony R1 hakkında bilgi almak için web sitesi adresini gönderdi , içine girip bakınca menü dilleri gözüme takıldı. Rusça ve Polonyaca bile koynmuşlar, elimdeki Nikon'a bakıyorum ondada bir sürü dil ile menü var. Yahu dünyada kaç kişi polonya dili konusur nufusu kaçtır? Macarca yı kaç kişi konusur? Rusça konusan insan sayısı 300 milyon civarında, Türkçe konuşan da yaklaşık 200 milyon civarıdır.Artık menülerde Türkçe dilinin konulması için illa uyarı mı yazılması lazım firmalara?Fikrimce , herkesler kullandıkları makinaların ya da satın almayı dündükleri markaların hem distrübütörlerine hem de fabrikalarına mail yazsınlar ki adam yerine konsun dilimiz. Madem ki bu ülkede distrübütör olan firmalar bunu yapmıyor , uğraşmıyor, bizler yapalım derim..
Herşeyi bırakın dilimiz kabul görsün hiç olmazsa...

sevgiler

Tarih: 26 Kasım 2005, 17:33 - İp: yok
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör


***************

***************

#lacimert' tarafyndan 15.01.2006 02:03:28 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 02:04 - İp: 81.***.**8.181
flassv
flassv (editör)
Afyonkarahisar / Haber Fotoğrafçısı

Biraz tedendüşme yazıcam zira önce yazıların hepsini okucak vaktim yok yazacaklarım tamamen thalassa arkadaşımızın yazdıklarına istinaden dir.


1 Önce türkiye'yi admayerine koymayan imalatcılar
ilk suçlular onlar türkçeyi özellikle koymuyorlar.çünkü gereksiz görüyorlar piyasa payı yeterli değil diyorlar

2 Türkiyedeki baş bayileri
Yüksek kar haylleri ile halktan çok para kazanalım diyen firmalar maliyetlerimini modellere bağlı kalmak üzere %30 ile %100 ekadar kar koyuyorlar öyle olunca millet kaçak illegal gelen yada yolcu nında gelen yada oda olmadı ebay vs vsvsvsvs sitelerden spariş le getirtiyorlar. halböle olunca firmalar satışları az bastırmıyorlar burdaimalatcı firmalara. öyle olunca burkay ardaşımız gibi yetenekli arkdaşlara düşüyor iş ellerinde geldiğince yardımcı oluyorlar firmlara ma bu da yetrerli değil.

3 asıl iş Türkiyeyi yönetenlerde

Çıkmıyor bir vatan evlatı Kardeşim türkiyede malsatmak isteyenler aklınızı başınıza alın kullanma kita bı türkce olmayan menüsü türkçe olmayan makine gümrükten giremez dese çuk bu iş burda biter.

varsa ötesi devam edlim tartışmaya

sürçülihsan ettiysem affola

selam ve saygılarımla.

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 02:31 - İp: 85.***.**4.248
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

selamlar sn Flass , aynen dediğim budur. ama bir ötesi de var . Şimdi sazı eline alacak bu konuda önerge verecek millet meclisinde milletvekili mi yok? İş oralara bir kaç mail atmak özellikle böyle bir konunun peşinde veya konu arayan en az 100 kadar milletvekili kesin çıkar. Bilinen sebeplerden dolayı.. İş sadece yazmaya kalıyor.mesela gümrük ve tekel bakanlığınaİşin ilginç tarafı firmalar bundan çok karlı çıkacaklar , daha cok fotoğraf makinası satacakları kesin.Düşünüyorum da en basit makinanın özelliklerine takılan adam diliyle olunca makineyi daha fazla tanıyacak, ardından daha iyi özelliktekileri arayacak ve satın alacak , bu hep böyle olmuştur. Bugun artık Türkçe Windows'u olmayan leptop az satıyor, ve de yalnış bilmiyorsam leptop pazarı türkçe olduktan sonra satış patlaması yaşıyor ülkede..

sevgiler herkeslere..

#thalassa' tarafyndan 15.01.2006 04:09:50 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 04:04 - İp: 81.***.**4.175
afrikalı
afrikalı (üye)
Yurtdışı / Amatör

Arkadaşlar merhabalar... Sabahın köründe, bir de vatandan uzakta ama size yakın olmaktan dolayı bir anekdot ile cevap vermek düşündürücü olacaktır. Elbet ana dağıtıcı firmaları mail yağmuruna tutmak, onları "Tüketici bunu istiyor." diye üretici firmadan talep etmelerini kolaylaştıracaktır. Kimya profesörü O.S.,(26 yaşında Prof. olan, dünyanın en genç prof. olma ünvanına sahip Türk vatandaşı) Yale ve Harvard'da öğretim görevlisidir ve ODTÜ Kimya bölümü kurucuları arasındadır. Kendisinden buluşları hakkında konferans vermesi için davet edilir. Kürsüye çıkar ve konuşmaya başlar. Ön sıralarda Prof. E.İ.'de vardır. Salondan bir uğultu ve itiraz başlar. Merakla ne olduğunu sorduğunda; "siz ingilizce konuşacaksınız, bu Üniversitede Türkçe konuşulmaz." cevabını alır. O.S.:" Ben ana dilimi özledim ve kendi dilimle konuşacağım; anlamayan yabancılara da dışarda anlatırım." der. Sadece iki pakistanlı:" Lütfen Türkçe konuşunuz, biz buraya Türkçe öğrenmeye geldik..." derler. Bu günkü yabancı tavırlar:"kendi vatanımızda parya!" olmak mı acaba desem çokmu haddini aşar acaba? İfademiz farklı biçimde, tepkimizin temelde aynı omurgaya oturan bir avuç insanın, bu sitedeki dayanışmanın cesareti ile bir şeyler yapmaya gayret gösterebiliriz. kısa ama form halinde bir talep kümesi ile ulaşabildiğimiz her ürünün satıcı, bayii, üretici sitelerine mail göndermek fayda sağlayabilir. Bu arada Canonun bir modeli Türkçe menü koymuş makineye.Erkayalar'a bir teşekkür ile başlayabiliriz. Sony'de en azından 828 modeli için gayet detaylı kullanma klavuzu yapmış. Burkay 350d gibi bir makineye Türkçe menü yapmasına sonsuz teşekkürler. Ben, garanti dışı kalsa da bu menüyü şahsım olarak yükletirdim makineme. O halde yazılımcı arkadaşlar bütün makinelerin menüsünü yazabilirler. Bizim vadimizde çok iyi programcılar mevcut. yeter ki ilgi duysunlar. Onlara da ulaşabildiğimiz kadarına birer mail yollamak faydalı olur kanaatindeyim.
Af edersiniz fazla uzattım.. Sağlıklı kalın...

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 08:52 - İp: 195.***.**2.86
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Selamlar sn Afrikalı,
Sn Burkay 350 d yi halletmiş sağolsun.Buradan yola çıkarak demek ki büyük üreticilerin kolaylıkla halledebilecekleri bir konu olduğunu düşünüyorum.

Çok eski bir dostum hem de ortağımın yılanmış leptopu çalınınca bundan bir kaç önce gidip bir tane yenisini alır.gecenlerde bir iş için buluştuğumuzda aynen şu cümleyi dedi: YAhu bu yeni leptoptan çok memnunum ama içerik türkçe olduğundan menülerden anlamıyorum. Dostum ve ortağım 3 lisan konuşuyor ,yüksek makina mühendisi İTÜ mezunu.. Bu beni öyle çok düşündürdü ki..Belki olmaz gibi gelebiliyor insana ama oluyor işte..Teknoloji üreten bir toplum olana dek dikkat hiç olmasa ifade edebilmeliyiz derdimizi türkçe ile..hele ben ki sık isim unutkanlığı yaşadığımdan compaktın türkçesi nedir diye hala düşünüp durmaktayım hala da hatırlamış değilim.Kötü bir şey bu , çok kötü..

sevgiler

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 12:03 - İp: 85.***.**3.212
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

"Ailemizin Tercümanı" dadanagast'a:

Sevgili dadanagast, artık birbirimize boşalma aşamasını geçip, harekete başlamak için, ilk girişimin senden gelmesi kaçınılmaz oluyor galiba.

Bizim için, İngilizce bir protesto ve öneri metni yazabilir misin? ("yazar mısın" değil, "yazabilir misin" diyorum ki, gaza gelip, yazasın )

Yazacağın metni buraya eklersen, bizler de (isteyen değişiklik yapar, isteyen aynen gönderir, isteyen başka bir metin yazar...) kendi imzalarımızla bir yerlere göndermeye başlarız.
Başlarız değil mi arkadaşlar?

 

Tarih: 16 Ocak 2006, 21:27 - İp: 81.***.**8.181
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Selamlar sn lacimert , bub gazla olacak iş değil sanırım, belkide ortada göremediğimiz,algılıyamadığımız bir sorun vardır..İllaki biri çıkıp yazar. ben kendi adıma yazıp yollayacağım gerekli yerlere. bakalım gelen cevap ne olacak diye merak etmekteyim.
Sizde açtığınız konuyu kapatmışsınız bence bırakmalıydınız. ben yazmayı düşünüyordum ilk fırsata da ,
uzun olacağından beklettim.

 

Tarih: 17 Ocak 2006, 02:44 - İp: 85.***.**3.135
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Merhaba thalassa,
Birşeyleri algılayamayan tabii ki biz değiliz, ama dediğin gibi, en azından "algılanamayışı" anlamaya yarayacak birşeyler gelmesi yakındır.

O başlığı kapatmamın nedeni ise: O başlıkta yazdıklarımın satır aralarına, başka bir başlık altında yaşadığım hayal kırıklığının etkilerinin de (elimde olmadan) yansımış olduğumu farkettim. Öyle bilgilenmeye yönelik bir konuda, bu etkilerin olmaması için kapattım.

Ayrıca, "hayal kırıklığına" uğradığım başlıkta da, benim bir eksiğim olduğunu gördüm. Daha önce, başka bir sitede, çok uzayan bir konudaki son mesajımda, "o ana kadarki mesajlarımda söylediklerimi özetleyen, toparlayan" bir son mesaj yazmıştım. Ama, "zaten özet amaçlı" olduğunu başta belirtmediğim için, "daha önce söylediklerinizin tekrarından başka birşey değil ki" şeklinde haklı bir eleştiri almıştım. Söylediklerimi yanlışlamasa da, beni haklı konumdan çıkaran (ama, yerinde) bir eleştiriydi. Söz ettiğim başlıkta da, "bu fotoğraflar, çeşitli ölçütlerle değerlendirilebilir, ben şu anda sadece, görsel sanat yönüyle ele alarak söylüyorum" gibi bir açıklamayı başta yapmadığım için, gelen eleştirilere, (eleştiriden çok, saldırı olmalarını bir yana bırakarak) "yanlış olmakta haklı" durumlarından dolayı, daha fazla birşey söylemek istemedim. İnsan bazen böyle hatalara düşüyor, "haklı ama haksız" konumuyla, kendini zor durumda bırakıyor.

Neyse, bu başlığın konusuna dönersek; henüz iki aylık geçmişi olan bir mücadelenin içindeyiz (yani siz. Ben, tek kişilik kortejinize yarı yolda katıldım). Yapmaya çalıştığınız işin öneminin yanında, çok kısa bir zaman sayılır. Moralimizi bozmadan, yola devam. Aslında, keşke site yönetimi de işin önemini kavrayıp, destek olsaydı, ama olsun, zamanla olur.

Sevgiler.

 

Tarih: 17 Ocak 2006, 04:12 - İp: 81.***.**8.181
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Selamlar sn lacimert,
Ben bu forum sayfasını açtığımda fotum sayfalarının çoguna göz atttığımda farkına vardmıştım bir şeylerin ters gitiğini.Belki de terslik sadece bende de olabiliri anlamanın çaresi fikrinizi söylemek ve yazmaktan geçer. Ben de bunu yaptım.Ama görüne köyün enlemini boylamımını tartışmaya gerek yoktur zaten görülmektedir. Ve bu konu bbaşlığı altında benim gibi düşünen birilerinin benimle birlikte hareket etmesini değil kendi başlarına kalemi kağıdı ellerine alıp yazmasını bekliyoruz. karşı fikir varsa da onu yazmalarını. Ama bugüne kadar kimse arşı fikir yazmadı , belki de birileri kağıdı kalemi alıp ellerine firmalara , millet meclisine vs vs yazıyor da olabilir ki ben en azından bir azınlığın yazdığını düşünmekteyim.. illa da ben yazdım demesi gerekmiyor.
Ben kendi adıma doğru bir yaptığımı düşünüyorum.

Sizin yazı başlığı ve konusuna gelince, konu aslında gerekli idi ama kısa yoldan iki kelime yazıp geçiştirilecek bir konu hiç değildi. Ne yazık ki uzun yazılanları da
genelde çok az okuyor. Hatta okurken canları sıkıldıklarını ifade ediyorlar.Bunu ben son derece normal görüyorum , çünkü bu ülkede herşey eflasyon gibi yasanıyor yine eflasyonun uzun yıllar yasanmasından dolayı bıraktığı etkiler nedeni ile.Herkesler en tepeye en kolay, en çabuk, en az bilgi, en az caba ile ulaşmak hastalığına öyle tutulmuş ki biraz uzun uğraşıya kimse paye vermiyor. Aynı oranda da o kadar hızlı tüketiyor ki hayata dair her şey annenin evladı için yapmış olduğu lezzetli yemegi ya çok hızlı yiyor , yada bir kaşık alıp ıhhhh diyor. Eh ortam böyle olunca Fotoğrafa da , yazıya da, resime de ve her konuya insanların çoğunluğu hızdan dolayoı çok dar bir açıdan bakmasına sebep oluyor.O zaman da işler karışıyor.Karıştığıının da çok az kimse farkına varıyor.Bunun Çoğunluk için değişmesi epey zaman alacak yavaşlatmak lazım biraz diye düşünüyorum yaşamın hızını.Aslında ne ilginç ki fotoğraf ise durduruyor zamanı tüm bu karışıklık ve hız içinde..

sevgiler

 

Tarih: 17 Ocak 2006, 13:26 - İp: 85.***.**5.235
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Sevgili Bilgin; öncelikle belirtmeliyim ki, dil konusundaki duyarlılığınıza sevindim.
Ama bu duyarlılıkla çelişen "teslimiyetçiliğinizi" anlayamadım.

Bu ülkede, birşeyler yapmaktan kaçmanın en çok kullanılan yolu, "önce yapmamız gereken daha önemli işler var, onları yaptık mı ki?" biçiminde dile getirilen "makul ve mantıklı" önermedir (Şimdi, "ben öyle demedim" biçiminde bir savunmanın gelmesi olasıdır, belki öyle demek istemediniz, ama böyle anlamama neden olacak biçimde yazmışsınız).

Ben önemsiz bir insanım, önemsiz işlerle ancak ilgilenebiliyorum Önce daha önemli işlerin yapılmasını siz mi üstleniyorsunuz, yoksa birinin çıkıp yapmasını mı bekleyeceksiniz? Bu açık değil. Daha önemli işlerin yapılmasına kadar, oturup birkaç kuşak beklememizi mi öneriyorsunuz, bunun yanıtını da yazınızda bulamadım.

"noktasına, virgülüne varıncaya kadar dikkat etmeliyiz. Birey olarak dil için vereceğimiz savaştır bu" sözünüzün altına, ben de imzamı koyarım. Ama, bundan başka (bence) bir doğruya rastlamadım:

1) "Daha önce dil ile ilgili iki konu açmıştım. Bir daha da açmayacağım" sözünüze katılamıyorum, çünkü bu ülkede dil konusunda duyarlı insan sayısı zaten az iken, bir de onların suskunluğa girmeleri, hiç doğru olmaz.

2) "Bakıyorum da dilimizin umursanmadığından, makinelerdeki Türkçe menü yoksunluğundan yakınmaya başladık." biçimindeki bir söz, yaşları senin yaşının iki katından fazla olan insanlara söylenirken, iki kez düşünülmeli. Dilimizin umursanmamasından yakınmaya başladığımızda, siz dünyada yoktunuz. Karamanoğlu Mehmet Bey, Ziya Gökalp, Mustafa Kemal, yakınmaya başladıklarında da, biz yoktuk. "Siz de aramıza hoşgeldiniz" diyeceğim ama, diyemiyorum; çünkü "yakınmamızla" alay etmeye çalıştığınıza göre, pek de aramızda değilsiniz.

3) "Bir ülke düşünün ki o ülkede dilden sorumlu olan bir kurum bir iki kişinin gönüllü çabasıyla ayakta durabilsin. Sonra da o dilden bir haber insanlar kurumu hedef alan, olur olmaz eleştirilerde bulunsunlar." demişsiniz (Bu arada doğrusu "bir haber" değil, "bihaber" olacak).
Bu sözlerinizle Türk Dili Kurumu'nu kastetmediğinizi umarım. TDK'nu "olur olmaz" eleştirenlerden biri de benim. Ama ben, bu dilden, -sizin deyişinizle- "bir haber" değilim. Hem de hiç değilim.

Atatürk'ün kurduğu TDK, tam da sizin dediğiniz gibi, duyarlı ve bilgili insanların gönüllü çabalarıyla çalışıyordu. O dönemde TDK'na saldıranlar da, yine tam sizin dediğiniz gibi, "olur olmaz" eleştirilerde bulunuyorlardı. 1980'in ortalarına kadar... (Ve o dönemde, tam da sizin yaşınızdaydım, o yüzden iyi biliyorum).
Daha sonra, 1980 yılına gelindi. Atatürk'ün kurduğu TDK yıkıldı, onun yerine, herhangi bir devlet dairesinden farkı olmayan "ucube" bir kurum, -ne yazık ki aynı adla- kuruldu.

Şimdiki TDK, yabancı sözcüklerin dilimizi ele geçirmesini, "kelime fütuhatı" gibi, hiçbir mantığı bulunmayan bir kavramın arkasından destekliyor. Yani kardeşim, TDK vaaar, TDK var...

4) "Biz de kalkmış daha bu sorunları çözmeden "neden Türkçe menü yok" gibi temelini sorgulayamadığımız soruları sormaya hakkımızı olduğunu düşünüyoruz" biçimindeki sözünüzü, şimdi bir kez daha düşünürseniz, "temeli sorgulanmamış" bir şeyle uğraşmadığımızı, eminim anlayacaksınız. Ayrıca, "olur olmaz eleştiriler" sözünüzde, üzerinize alınmanız gereken birşeyler olduğunu da farkedeceksiniz.

5) "Birilerinin 'burası muhabet ortamı', 'isteyen istediği gibi konuşur', 'yazar mı olacağız' " bahaneleriyle, dili özensiz kullanmasına karşı olmanıza yürekten katılıyorum.
Ancak, bu konuda biraz daha esnek, biraz daha hoşgörülü olmamız gerektiğini düşünüyorum. Dil, yazdıkça gelişir, kullandıkça düzelir. İnsanların kırık-dökük de olsa yazmaları, hiç yazmamalarından iyidir. Sizin yazınız gibi yazılar oldukça, en azından, dilin özenli kullanılmasının "örneklerini" görmüş olacaklar. Unutmayın ki; örnek olmak, "nasihatten" daha eğiticidir.

SONSÖZ: Bunca söylediklerim yanında, aslında ençok, "Dah

 

Tarih: 17 Ocak 2006, 19:09 - İp: 81.***.**8.181