Fotoğrafçılık Forumları
Micro Four Thirds
Panasonic ve Olympus yeni değiştirilebilir lensli dijital fotoğraf makinesi standardını duyurdu. Yeni sistem alışık olduğumuz aynalı sitemi kullanmıyor ve dolayısıylada flange back distance olarak tabir edilen lens sensor arasındaki mesafe yarı yarıya daha kısa bu da daha ince ve hafif gövdeler anlamına geliyor. Sistem yine four third lensleri kullanacak yalnız lens sensor mesafesini koruyabilmek için mevcut lensler bir aparat yardımıyla gövdeden 20mm açıkta tutulacak yeni çıkacak lensler ise direk bu yapıya uygun olarak üretilecek. Yeni lenslerin bayonetleri çap olarak mevcut 4/3'lerden 6mm daha dar ve haberleşme için 2 adet fazladan (11+2) terminale sahip olacak. Sensör boytunda bir değişme yok yine panasonic tarafından üretilen livemos sensorlerle devam edilecek. Aynalı sistem bulunmadığı için optik viewfinder artık bulunmuyor bunun yerine liveview özelliği ile ekrandan yada EVF ile vizörden çekim yapılabilecek. Sistem kontrast af, yüz tanıma, otomatik karanlık kazanç kontrolü gibi güncel birçok özelliği barındırmaya devam edecek. Makineler bu ince halleriyle rangefinde makineleri anımsatacak.
Kaynak: Dpreview, Olympus Canada non official site
#deparius' tarafından 05.08.2008 15:25:27 tarihinde düzenlendi.
DSLR olmayan makinada büyük sensör. Bu yeni birşey değil, Sony bunu efsanevi R1 modelinde çok önceden yapmıştı, bir tek lens değiştirilebilir değildi, o kadar. Yakınlarda böyle birşeyi Sigma da yapmıştı, kimin umrundaysa.
LiveView'in en büyük derdi olan LCD/EVF'ye görüntünün kullanıcı tarafından bariz bir şekilde algınabilir boyutta geç aksetmesine bir çözüm bulmuşlar mı ?
Ya peki bu sistemin AF hızı ne olacakmış ?
4/3 sisteminin en büyük sıkıntısı rakip sistemlerden çok daha yeni olması, topu topu 5-6 senelik, ( Canon ve Sony 20, Nikon 45, Pentax 30 yıllık sistemler kullanıyor) Tüketiciyi sil baştan tamamen yeni yatırım yapmaya zorluyordu. Üstüne üstlük diğerlerinden üstün hiçbirşey sunmadan. Daha kötüsü diğerlerinin gelecekte sensörlerini büyütmek gibi seçeneği varken, 4/3'ün böyle bir imkanı da yok.
Hal, durum böyleyken, daha 4/3'ü oturtamamışken durduk yere bir de bunun mikrosunu çıkartmak, bence çırpınmaktan başka birşey değildir.
4/3 sistemini çöpe gitmekten kurtaracak tek yöntem 4/3'ü gerçekten "açık" hale getirmek, yani teknik spesifikasyonu herkesin ulaşabileceği hale getirmek, böylece askeri, endüstriyel ve akademik kullanımda "De Facto" standart haline gelebilir. Leica da, Olympus da iyi lens üretiyorlar, bu pazarı domine edebilirler.
#antika' tarafından 05.08.2008 20:06:48 tarihinde düzenlendi.
Deparius, kontrast a baglı AF nasıl calısır? Hızı ne sevıyede olur? Bu sistemin shutter speed i 1/8000 e ulasırmı?
kontrast af phase sensorlerine benzer mantıkla çalışır en önemli fark algılayıcı olarak phase sensor yerine kameranın görüntü algılayıcısını kullanır lens fokus aralığını tararken nektalar arasındaki ortalama kontrastın en yüksek olduğu noktada durur, gelişmiş versiyonlarında şuan birçok kompak makinede de olduğu gibi kontrastın yüksek olduğu bölge ekranda işaretli gösterilir bu bir yönden avantaj getirir sonuçta cihaz üzerindeki işlemciniz hızlıysa algılama alanını o kadar çok bölgeye ayırıp o kadar çok af algılama noktası elde etmiş olursunuz yani dslr'larda olduğu gibi donanımsal(phase sensor sayısı) kısıtlama yerine yazılımsal bir kısıtlama vardır. halihazırdaki kompak makineler içinde bu teknik ile çok süratli af yapabilen makineler mevcut micro four third'de bu nasıl olur bilemem ama kompaklardan daha başarılı olmasını beklemek çok yanlış olmaz sanırım. Shutter hızına gelince yapılan değişimin bunu etkileyecek bir yanı olduğunu sanmıyorum sonuçta E3 liveview moddayken 1/8000 çekim yapabiliyor. Etkilenecek tek nokta gecikme olur sanırım ayna olmaması mirror lag'i ortadan kaldırsa da sürekli liveview çalışan bir cihaz çekim öncesi perdesini kapatıp sensorun sıfırlanması için beklemesi gerekir ki bu deklanjör'e basma ile fotoğrafın çekilmesi arasına ek bir süre ekleyecektir. Buna bir çözüm belki geliştirilmiş olabilir yada vahşi hayat yada spor muhabirleri hedef kitle içinde yoktur.
"Phase-shift" ile "contrast detection"AF sistemlerinin aynı prensiple çalıştığı kelamını yumurtlayarak Deparius yine bilgi kirliliği konusunda yapacağını yapmış.
Echoes,
Her iki sistemin de bir fokus motoru bir de işlemcisi olduğu doğru ama benzerlik bununla sınırlı.
Elimde 1980lerden kalma eski bir Canon EOS SLR filmli makina var. Sadece ve sadece 1 tanecik AF sensörü var. Bu makina üzerindeki 50mm F1.8'lik merceğiyle bugünün teknoloji çiplerine rağmen iddia ediyorum bütün "contrast detection" makinalarda en az 2 kere daha hızlı fokus buluyor. Arada 20 sene var, contrast detection SLR'da kullanılan sistemin yanına bile yaklaşamıyor, yani bunlar anlayacağın bunlar aynı prensiplerle çalışan sistemler değil.
SLRlarda kullanılan sistemde merceğin bir kenarından gelen görüntüyle diğer kenarından gelen görüntünün birbiriyle çakışması için merceğin hangi fokus konumuna getirileceği anında hesaplanır. Deparius'un dediği gibi en yüksek kontrast noktasını aramak gibi bir işlem yoktur. Yalnız çakışma noktasını belirlemek için görüntünün asgari bir kontrasta sahip olması gerekir, bu asgari kontrastı yakalamak için mercek hareket ettirilir. Yetrince kontrast yakalanınca, işlem yukarıda anlattığım gibi hızlıca gerçekleştirilir. SLR makinaların ihtiyaç duyduğu kontrast, diğerlerinden çok daha küçüktür, çünkü sadece tek satırdan oluşan görüntüyü işlerler, dolayısıyla kontrast arama işlemi de gayet hızlıdır.
SLRlarda kullanılan AF sensörler tek bir hat boyunca çalışırlar, çoğunlukla yatay veya dikey. Modern makinalarda merkezdeki sensör her ikisini birden algılar, fakat bunun sebebi aslında o sensörün yatay ve dikey olmak üzere iki sensörden oluşmasıdır.
SLRdaki bir AF sensörü esas itibarı ile a adet tek satırlık 2 sensörden oluşur. Piksel sayısı 30 veya 50 gibi düşük değerlerdir. Üstelik bu pikseller 1 veya 0 olarak sadece 2 değer alır, arada gri tonları da algılamazlar, dolayısıyla bunun üzerinde yapılacak işlem 20 sene önceki işlemcilerde bile çok hızlıydı.
Küçük prizmalar vasıtasıyla bu senörlerden birisine sadece lensin bir kenarından gelen görüntü düşürülürken, diğer sensöre ise lensin diğer kenarından gelen görüntü düşürülür. Eğer fokus doğru değilse bu iki görüntü arasında bir faz farkı olacaktır, bu faz farkının boyutundan doğru fokus noktası anında hesaplanır.
Bazı eski 20-30 senelik manuel fokus makinaların vizörlerinde de kırık bir görüntüyü çakıştırdıdandığınızda fokuslamış olurdunuz. Benzeri şimdi AF SLRlarda kulanılan sistem.
AF SLR/DSLRlarda "lineer polarize filtre" kullanılamaz, çünkü kullanılırsa lensin bir kenarını kör edeceği için AF sensörlerini çalışmaz hale getirir. AF makinalarda sadece "circular polarize filtre" kulanılabilir.
Bir lensin güzel bokeh sahibi olabilmesi için kenarlara doğru ışığı kademeli olarak daha az geçirmesi gerekir. Nötral bokehli lensler ışığı her yerden aynı geçirir. Dandik bokehli lensler ışığı ortadan almaz, kenarlardan alırlar (bkz. Reflex Lens) AF için en iyi lens nötral bokehli olandır. Kenarlardan gelen ışık AF için önemli olduğundan maalesef mükemmel bokehli lensler hızlı fokus için pek iyi seçim değildir. ( bkz. Minolta/Sony 135mm F2.8 STF, bu lens modern olmasına rağmen manuel fokustur )
Diafram ne kadar açıksa kenarlardan gelen ışık o kadar fazladır, dolayısı ile SLRdaki AF en iyi küçük aperatürlü lenslerle çalışır.
Arkadaslar yaptıgınız teknık acıklamalar cok guzel. Bende okuyup bır seylerı cozmeye calısıyorum. ozellıkle slr ıle yaptıgımız karanlık ortamlardakı flash sız sualtı cekımlerınde makına karar verene kadar cooktan obje kayboluyor. bızde haraketlıyız obje de haraketlı birde obje nin uzerinde focus u zorlastiran desenler ve haraketler var, ortamda karanlik, f2.8 de yeterli olmuyor, makina bocalayip duruyor. Bunu engelleyebilmek icin harici focus light kullaniliyor bu seferde aldiginiz goruntude gercek disi bir isik soz konusu olabilir. F1.4 lerle denemek lazim anlasilan.. Bu konuda sanirim D3 en ustun makina. D3 e de o kadar parayi vermek yerine nikon un ff de pismesini ve F5 in yerine gececek bir D5 i bekleyerek elimizdekilerle yetinmek en iyisi olacak.
Su altinda o kocaman SLR housingi ve flash larla mercan ve kucuk kaya delikleri arasindaki goruntuleri cekemiyoruz, cunku oralara girmiyorlar, sonucta SLR kalitesinde bir goruntu alamiyoruz. Kompakt makinalarin sinirlarida sonuclarida yeterli olmuyor. Teknoloji bu belli olmaz deyip bekleyip gorecegiz insallah hizli bi seyler uretirler.
Türkçe ile başlayalım.
Benzer: bir kişi veya nesneye ait belirli özellikleri barındıran, özdeşi olmadan bazı eş özelliklere sahip olan.
Aynı: Ayırt edilemeyecek kadar benzeri özdeşi, tıpkısı. Değişmeyen, aralarında ayrım olmayan.
Gel gelelim benzerliklere
her iki sistem de
. pasive AF'dir
. TTL(trough the lens) ölçüm yaparlar
. accuracy yaklaşık 1/3 DOP kadardır.
. fokus aralığında tarama yaparlar (phase detection'da daha kısa aralıkta)
. ışık ve kontrast azaldığında performansları düşer
. piksel boyutunda algılama yaparlar.
farklara gelince
. phase detection bağımsız bir sensor ve görüntü çiftleyici ayna kullanır. contrast af makinenin görüntü sensörünü kullanır.
. contraft af noktalar arasındaki kontrast farkı üzerinden algılama yaparken, phase detection iki array arasındaki fark görüntüden algılama yapar.
. contrast af tek odak kullanırken, pahse detection iki veya daha fazla odak noktası kullanır.
. phase detetion nesnenin (%20lik aralıkta olmak kaydı ile) ileri yada geri focus noktasında olduğunu algılar, contrast af bunu yapamaz çoğunlukla yazaşlamaya da bu neden olur.
gel gelelim bilgisizlik kirliliğine
1.phase detection sabit odaklı sistemler de mesafe bilgisi sunar fakat slr'lardaki gibi görüntünün tek odaktan geçtikten sonraki işlemler de doğru uzaklık bilgisi veremez (bknz. gölge, yarı gölge kuramı (umbra, pen-umbra fund.)). O nedenle yavaş lenslerde(af motoru açısından) lensin focus noktasını belirli bir miktar aşıp geri dönüşü fark edilir.
2. phase sensorler 1-0 şeklince bilgi sunmazlar. 1-0 şeklinde bilgi sunan sensorlerde bir treshold seviyesi vardır bunun üstü 1 altı 0 kabul edilir. Sürekli değişken olan ışık ve desen koşullarında sadece 1-0 veren bir sensor'un mantıksızlığını anlamak için çok birşey bilmeye de gerek yok sanırım. Yani ışığın yüksek olduğu bir ortamda bu sensor sadece 1'ler dizisi üretirken az olduğu koşullarda sadece 0'dan oluşan diziler sunacaktır. Sırf bu saçma tartışma bitsin diye dün gece bir slr'ın af sensörünü söktüm (özellikle minolta seçtim) aşağıdaki fotoğraflarda görünen tek nokta af sensorde de sensor çıkışları bir opamp'dan geçip mitsubishi mt71308 işlemcisinin analog giriş bacaklarına bağlanıyor anlaşılan minoltanın bu muhteşem 1-0 üreten sensorden pek haberi yokmuş.
3. eski makinelerdeki kesikli disk af sensorlerde kullanılmaz bu insan algısını kolaylaştırmak için yapılan bir uygulamadır. Günümüz af sensorleri birden fazla odak sunacak mercek sistemi kullanırlar. En basit ve sıklıkla kullanılanı da aşağıda fotoğraftada görülen çift mercek sistemidir.
"micro four third'de bu nasıl olur bilemem ama kompaklardan daha başarılı olmasını beklemek çok yanlış olmaz sanırım."
phase sensorlerin daha başarılı olduğunu biliyoruz zaten ve zaten de ben kompak makinelerden daha başarılı olabilir demişim dslr'lardan değil. Okuma yazma bilginiz de diğer konulardaki kadar sanırım.
Af sensor ve optiği önden görünüş
Af sensor ve optiği arkadan görünüş
AF sensor
Optik. İkili mercek yapısı rahatlıkla görünüyor. Her iki mercek görüntüyü farklı noktalara düşürerek görüntüde mesafeye bağlı fark oluşturuyor. Görüntünün bu merceklere ulaşmadan önce başka bir lensten geçmiş olması sensorun sadece fokus noktasından ilerde, geride yada üzerinde olduğu bilgisini sunabilmektedir.
Sağda minolta slr'a ait pahase sensor solda ise bizim infrared kameramızın active af sisteminde kullandığımız phase sensor. Fotoğrafın üst kısmında minoltanın sensörünün bağlı olduğu opamp'da görülüyor. Soldaki sensor de algılama alanlarının arası daha açık ve bu her algılama gölgesi için daha büyük mercek kullanma imkanı sağlarken artan aperatür değeri ile accuracy'i de gelişiyor, çünkü bu sistem çok düşük ışık koşullarında (gece görüşü) af sağlamak için tasarlandı. Slr sistemden en önemli farkı bu lensin dışında bir yere bağımsız olarak yerleştiriliyor ve kendi ir ışık kaynağı yardımıyla DIM olarak ifade edilen ışığın hiç olmadığı ortamlarda dahi sorunsuz AF sağlıyor.
Bunları neden anlatıyorum echoes bu tür bağımsız af sistemi olan bir kamera senin işini çok kolaylaştıracaktır. Diğer yandan bu işi mevcut donanımla çözmenin yolu da flash yerine infrared bir ışık kaynağı kullanman olur 850nm'lik 300lumen'lik bir kaynak fazlasıyla işini görecektir. Çünkü af sensörünün önünde bir ir filtre bulunmaz dolayısıyla IR'ye fazlasıyla duyarlıdır fakat görüntü sensorünün önünde bulunan IR blocker filtre IR'nin fotoğrafa yansımasını engeller hele de 850nm gibi uzak nokta bir tayf seçilirse.
Son olarak konu açıp ortalıkta ben birşeyler biliyorum deme budalası değilim. Bu bu vakte kadar sadece 3 başlık açmış olmamdan da anlaşılıyordur sanırım. Bu başlığıda sadece echoes ve birkaç arkadaşın özel mail atarak sorması üzerine açtım. Bu forumlarda olmamdaki tek amacım az biraz bilgim olan konularda faydalı olmak diğer konularda da birşeyler öğrenmek ve bunu mümkün olan en güzel şekilde yapmak o nedenledir ki bu sitedeki bir çok kişiyle güncel hayatta da bir araya gelip birşeyleri paylaşabiliyorum. Yalnız sizin bu sürekli ve çirkin olarak nitelenebilecek tavrınızı çözebilmiş değilim.
Güzel haber aslında.
R1 çok başarılı bir örnekti, ama lens değiştirme olanağı yoktu.
Üzerindeki mükemmel lens de sonuçta kısıtlıyordu .
Sony'nin R1 in devamı olacak makinede lens değiştirme olanağı sunacağı , daha küçük bir gövdeye sahip olacağı söyleniyordu . Ama onlar DSLR işine girince sanırım rafa kaldırdılar.
DSLR lerin taşınılabilirlik noktasında ciddi sıkıntıları var. 2-3 lens ve bir gövde ciddi yük demek .
DSLR kalitesinde fotoğraf veren kompakt ise pek çoğumuzun hayalini süslese de Sigma DP1 dışında bir örnek mevcut değil (onun da çok ciddi sorunları var dpreviewe göre).
Olympus-Panasonic in bu adımı bu noktada önemli bence. Daha küçük gövdeler ......
Optik vizörden vazgeçmekse zor açıkçası. . . Herkese göre değil . A300 gibi küçük de olsa vizörü olan ve çok başarılı LV barındıran küçük gövdeli makineler yaygınlaşacaktır mutlaka .
Dpreview in R1 incelemesini çok beğenirim ben . Sonuç kısmında DSLR mi R1 mi bahsi çok ilginç bir tahlil.
http://www.dpreview.com/reviews/sonydscr1/page27.asp
LV ve LCD ler yerine göre optik vizörden daha kullanışlı. Mesela ekranın dolayısıyla kadrajın herhangi bir noktasından ölçüm alabiliyorlar. Bu en gelişmiş klasik DSLR nin bile sahip olmadığı bir vasıf. Fotoğrafı çekmeden önce görebilmek , pozlamayı görebilmek ,histogramla eşgüdümlü çalışmak çok çok büyük nimet . Özellikle pozlama klasik SLR ve DSLR lerin aptalca işleyen dof tuşlarından açık ara önde.
Benim 40D nin LV si bile ağır çalışmasına rağmen makro çekimlerde 10x yaklaşmamı ve fokuslamak istediğim noktaya çok hassas bir ayarla fokuslamamı sağlıyor. Yani optik vizör elektronikten her zaman üstündür diyemeyiz.
Ama dediğim gibi , hem optik vizörlü hem de LV içeren a300 gibi modeller olympus u zorlayabilir.
Optik vizörün sanırım asıl önemli fotoğrafçıya sağladığı imkanlardan çok sağladığı dolaysız - gerçek görüntü ve bunun sağladığı ruh.
Sonuçta hep düşünürüm bu meseleyi. Küçük sensör sanırım bir hataydı . Ve FF ye geçişin hızlanmasıyla APSC ye dürenebilen Olympus un sensörleri FF karşısında çok şanslı değil .
Bu nedenle firma muhtemelen başka arayışlara girecek . Ben böyle düşünüyorum . Ama tabi ortaya güzel makineler çıkacaktır muhtemelen , o zaman işin rengi değişir ....
Deparius, ugrasin ve verdigin bilgiler icin tesekkurler. ilgi ile okudum. Bu arada yazisirken insanlarin birbirini kirmamasi gerekli. Biraz daha hosgorulu ve anlayisli olmamiz lazim.. Sanirim ilk body panasonic den gelecek. Ciktigi zaman yorumlarini bekliyoruz.
Uzun zamandır yazmaya üşendiğim şeyleri Doug Kerr ismin bir şahıs çok şükür, DSLRlardaki AF nasıl çalışır açıklamış.
Principle of the Split Image Focusing Aid and the Phase Comparison ... http://doug.kerr.home.att.net/pumpkin/Split_Prism.pdf
Adam manuel makınalarda kullanılan kesik görüntülü fokus ekranında (Splıt Image Focusıng) kullanılan ilkenin moder DSLRların AFsine nasıl uygulandığını anlatıyor. Sadece 2 satırdan oluşan görüntü sensörlerinin kullanımından bahsediyor.
Allah razı olsun kendisinden.
Bu arada "meraklısına" bir iki hatırlatma:
Threshold yani eşik değeri. Dijital (mantıksal) devrelerde analog bir büyüklük bu değerin altındaysa "0" üstündeyse "1" olur. Analog ayağı olan bir Mitsubishi çipten bahsedilmiş ama o analog girişi nasıl yorumladığından bahsedilmemiş, eninde sonunda bu anallog değeri dijitale dönüştürüp ilgili hesaplamayı yapması gerekiyor. Kuşkusuz AF sensörünün görüntüsünü birkaç bitten oluşan gri tonlara dönüştürebilir ama bu işlemi karmaşılaştıracaktır, bence 1 bit yeterli, yani sadece 1 veya 0.
Hurda olduğunu umduğum makinaları parçaladığına göre en az teori kadar pratik tecrübeye de önem veriyorsun anlaşılan. İşte bir deney imkanı, evde denemen için, üstelik ortalığı kırıp dökmeden, sadece bilgisayrında bir uygulama geliştirerek. Yazdığın uygulama ortasından kırılıp üst yarısı bilinmeyen bir mesafe kadar sola, alt yarısı aynı mesafe kadar sağa kaymış resmi eski haline getirsin. Resmin boyutları 2x64 piksel. İpucu : Resmi işlemeden önce siyah beyaza çevirmek serbest, hatta 256 adet gri ton yerine sadece siyah-beyazdan oluşan resme çevirmek mümkün.
AFnin önce büyük bir hareket yapıp sonra biraz geri gidip durması şeklinde olması hakkında:
Sanırım bu konuda haklısın. Ama sandığın kadar da haklı değilsin.
Teorik olarak eğer hesaplamada lensin geometrik bilgisinin de hesaba katılması gerekir. En önemlisi de lensin sensörün üzerine düşürdüğü fokus konisinin açısı. Bu açıyı bilirse lensi ne kadar ileri geri hareket ettireceğini hesaplmak mümkün. Yalnız modern zoom lenslerde bu koninin açısı da sabir olmayabilir, yani hesaplama iyice karmaşıklaşabilir. Dahası o noktaya gitmek için AF motorunun kaç tur atması gerektiğine dair mekanik bilginin elde olması lazım. ( ağır mekanizmalı lensleri tur sayısı fazla oluyor, momenti düşürmek için )
Diyelim pozisyon mükemmel hesaplanıyor ( ki bu mümkün, teorik olarak ), bu sefer de kontrol mühendislerinin bir numaralı konusu ortaya çıkıyor: Motoru tam o noktada durdurmak kolay iş olmayabilir, lens mekanizmasının kütlesi,sürtünme katsayıları gibi değerlerin de hesaba katılması, ki bunlar aynı model lensin 2 ayrı kopyası için bile değişir.
Ama kontrol mühendisliği bu tür konuları 2 sihirli kavram ile halletmiş :
Geri besleme ve iterasyon.
Gerçi "contrast detect"de de bu iki kavram var ama ciddi bir farkla: 2x100x1-bit matris yerine çok daha büyük matris işliyor, yani yavaşlıyor. Ve daha kötüsü kontrast hesabı sonuç olarak gideceği yönü kestiremiyor. "Phase shift detection" tekniğinde mesafeyi hesaplamak o kadar kolay olmasa bile fokusun daha yakıma mı yoksa uzağa mı yapılacağı bilgisi kesin olarak elde ediliyor, diğer tarafa geçildiği ilk anda durulup çok az geri gidiliyor.
11 Ağustos 2008 =>26 Aralık 2008
Antika epey üşengeçmişsin doğrusu.
4 aydan uzun süre ve benim söylediklerimin doğruluğunu gösteren bir dokumanın linkini göndermişsin.
"Kuşkusuz AF sensörünün görüntüsünü birkaç bitten oluşan gri tonlara dönüştürebilir ama bu işlemi karmaşılaştıracaktır, bence 1 bit yeterli, yani sadece 1 veya 0. "
Bu bir fikirdir iyidir kötüdür tartışılır ama sonuçta sadece senin fikrindir. Bunu gerçek olarak kabul edipte birşeye itiraz etmek ne mantıktır anlamadım.
"Diyelim pozisyon mükemmel hesaplanıyor ( ki bu mümkün, teorik olarak )"
Hayır, slr için teorik olarak mümkün değildir. Çünkü görüntü sensore ulaşmadan önce bir lensten yani tek bir aperature'den geçiyor. Zaten son cümlenizde de bu yanlışınızı kabul etmişsiniz.
Kontrol müdendisliğini bu denli hafife almanız da garip olmuş. Piyasa da istediği konumda durmayı başaramayacak bir lens varmıdır bilmiyorum ama en azından son 5 senede üretilmiş hiçbir lens için bu sorun olmasa gerek. Zaten artık hepsi step motorlar ile hareket ettiriliyor, şimdilerde kullanılmaya başlanan piezo actuator'ler ile ise daha da hassaslaştılar(swd,usm,hsw,..).
Gel gelelim işin başlangıç kısmına demek ki insan bir gençlik heyecanı ile bir lokma bilgisiyle anlamadan dinlemeden ortaya düşünce 4 ay boyunca "üşenmek" zorunda kalıyormuş sonra da ağzından çıkan
""Phase-shift" ile "contrast detection"AF sistemlerinin aynı prensiple çalıştığı kelamını yumurtlayarak Deparius yine bilgi kirliliği konusunda yapacağını yapmış. "
gibi arsız lafları yutmak zorunda kalıyormuş.
Beklerdim ki basit bir "yanlış okumuşum, ifadem biraz fazla kaçmış" falan gibi birşeyle durumu toparlasaydınız. Sonrasında da bu sitenin eski zamanlarına yakışır bir tarzda bilgi alışverişine devam edilseydi.
İlgili olabilecek konular
-
Microsoft Word Kenar Boşluklarını Düzenleme Değiştirme
24 Eki. 2024, 20:20 prodersler
011624 Eki. 2024, 20:20
prodersler -
Mobil Microsoft Word Kullanımı Mobil Word Fotoğraf
22 Eyl. 2020, 21:14 prodersler
0132422 Eyl. 2020, 21:14
prodersler -
Microsoft Excel İle Hücredeki Sayıyı Yazıya Çevirm
30 Oca. 2020, 16:01 prodersler
0177530 Oca. 2020, 16:02
prodersler -
-
Microsoft Office Word Kullanımı Nasıl Yapılır, Wor
26 Oca. 2020, 13:58 prodersler
0151526 Oca. 2020, 13:58
prodersler -
Microsoft Word İle Kiralık Daire Satılık Araç Afiş
27 Nis. 2019, 14:50 prodersler
01398527 Nis. 2019, 14:50
prodersler -
Microsoft Word İle Kiralık Daire Satılık Araç Afiş
10 Nis. 2019, 13:42 prodersler
0193510 Nis. 2019, 13:42
prodersler -