Fotoğrafçılık Forumları
Rus Yapımı Eski Bir Fotoğraf Makinesi
Öncelikle aranıza yeni katıldığım için merhaba...
Ben şu anda fotoğrafçılıkla amatör olarak ilgileniyorum, bu yaz kursa giderek ve bu alanda çalışarak profesyonelleşmek istiyorum... Ancak şuanda prof. bi makine alamayacağım, bu yüzden de evde bulunan fotoğraf makineleri ile başlamayı düşünüyorum. Evde bulunan makinelerin biri rus yapımı, oldukça eski bir makine. Lubitel benzeri ama ne marka olduğunu tam olarak bilemiyorum; nasıl çalıştığı hakkında da bir bilgim yok. Fotoğraflarını koydum, yardımcı olursanız sevinirim...
#kikicix' tarafından 29.05.2010 23:21:57 tarihinde düzenlendi.
Şimdi geldim Sirkeci'den. Birazdan da çıkmam lazım. Yarın yazacağım. Hey allahım nelerle uğraşıyoruz yaa. Ama stres atmak için birebir.
Öncelikle haklıymışsın, makineyi kandırmak mümkünmüş. Kapağı kapatırken tırnak aynı zamanda içerde minik bir parçayı da aşağı ittiriyormuş. Gelelim maceraya. Önce Ali ustaya gittim. Ali usta tahmin ettiğim gibi anlamadı olayı. Ama en azından ondaki MZ 50 ile kıyaslama şansım oldu ve gerçekten yüksek hızlarda dediğim gibi ses ve vizör kararma sürelerinde bariz fark vardı. Oradan çıkıp Pentax servisi Optik ellektronike gittim. Sunay usta arka kapağı açıp ince bir tornavidayla o parçayı aşağı ittirerek kilitten kurtardı. Daha sonra senin bahsettiğin testi yaptık beraber. Ama görüntünün yuvarlak olmasına değil karanlık ve aydınlık olmasına göre değerlendirdik. Görüntü her enstantane değerinde yusyuvarlak zaten, orada problem yok. 1/30'dan 1/2000'e kadar birer stop arttırarak perdenin arkasından izledik. Her bir stop aralığındaki fark çok bariz algılanamamakla birlikte totalde 1/30'da apaydınlık olarak görmeye başladığımız görüntü 1/2000'e geldiğinde bayağı bir karanlık oldu. Buradan perdenin tüm enstantane değerleri boyunca giderek artan hızlarda çalıştığı sonucuna vardık. Her ne kadar gerçekten doğru değerlerde çalışıp çalışmadığını anlamasak da. Yani 1/1000 gerçekten 1/1000 mi yoksa 1/900 mü bunu bilemiyoruz. Eskiden bunu ölçen cihazları varmış, 2002 senesine kadar kullanmışlar. Peki ses ve vizörün karanlık kalma süresinin uzunluğunu nasıl açıklayacaksın dedim. Şöyle yorumladı. Ayna hareketini sağlayan parçalar plastik olduğundan zamanla aşınmış olabilir dedi. Yani gerçekten ayna hareketi eskiden olduğundan farklı bir hızda olabilir, ancak teknik olarak aynanın aşağı hareketi tamamlanmadan perdenin hareketi başlamayacağı için bu durum perde hızlarına tesir etmez dedi. Yani ses ve vizör görüntüsüne bakarak perde hızlarını yorumlamak yanıltıcı olabilir dedi. Şimdi şöyle bir test yapmayı düşünüyorum. Bir makara film takıp diyaframı sabit tutup enstantaneyi birer stop arttırarak aynı yeri peş peşe çeksem, eğer perde hızları doğru çalışıyorsa pozlama farkları fotoğraflarda belli olur mu yoksa, negatif banyoda 1-2 stopluk farklar tolore edilir ve anlaşılamaz mı?
Perde hızıyla ilgli benim uydurduğum 1 numaralı testi siz gözle yapmışsınız. Aslında hassas testin için hala benim söylediğim düzeneği kullanabilirsin.
Ben aynanın zamanlamasında problem varsa bu kendini dolunay şeklinin bozulması şeklinde gösterir dedim. Yani perde daha ayna yukarı çıkmadan açılıyorsa veya ayna perde kapanmadan ayna aşağı iniyorsa belli olur demiştim. Şimdi oturup ben test edeceğim.
ancak teknik olarak aynanın aşağı hareketi tamamlanmadan perdenin hareketi başlamayacağı için
burayı yanlış ifade etmişim. Doğrusu aynanın yukarı hareketi tamamlanmadan perdenin hareketi başlamayacağı için olacaktı. Dolayısıyla ustanın dediğine göre perdenin ayna daha yukarı çıkmadan açılmaya başlaması zaten mümkün değil. Önceki mesajımda da dediğim gibi biz görüntüyü dolunay gibi gördük zaten orada bir problem yok. Başka hangi düzenekten bahsediyorsun?
Hani dedim ya, full manual pozlaması ve manual fokusu olan bir kompaktla bile yapabilirsin.
Kompaktı bulb veya 1sn gibi bir moda alıp arka kapağı açık (ve kilidi hacklenmiş) objektifsiz Pentax'ın arkasına koyacaksın, sonra ikisinin de üzerine battaniye örteceksin, sadece Pentax'ın önü açık kalacak ve bir poz çekip doğru pozlanıp pozlanmadığına bakacaksın. Sonra makinaların pozisyonunu bozmadan tam tersini yapıp kompaktı otomatik pozlamaya alıp, pentaxı bulb veya 1sn'ye alacaksın, bakalım aynı şekilde pozlanmış mı ?
Kısacası kompaktı "dijital back" gibi kullanacaksın.
Bu arada düşündüm test yapmama bile gerek yok, ayna objetifin arkasında olduğuna göre, zamanlamasında bir kusur varsa dolunayın üst tarafını mutlaka kırpacaktır.
Hocam bu konu bence bu kadar testi hak etmiyor. Dediğin gibi fezaya gideriz bu gidişle. Şimdi ben filmi takıp çekmeye başladım. Şöyle yapacağım. Hızlı hareket eden bir kaç objeyi 1/500, 1/1000 gibi hızlarda çekip bakacağım hareketi dondurmuş mu diye. Donduruyorsa ne ala. Bu kadarı yeterli olur benim için.
Kim ben mi ? Ben daha en başından beri kuruntu yapıyorsundur, yoktur perdede veya aynada birşey, vizör azıcık geç kendine geliyordur demedim mi yahu !...
Şimdi esas ben başka birşey merak ettim. Bu adamlar 2002'de eldeki ölçüm cihazını çöpe mi atmışlar ? Ben 2000lerin başında bu işten biraz kopuktum, pek hatırlamıyorum, fakat garip geldi, o zamanlar daha DSLRlar pek yoktu piyasada, millet kompaktla falan idare ediyordu, daha o zamandan mı bitmişti filmin işi.
Bunlar dijital çıkar çıkmaz film artık bitti moduna girmişler anlaşılan. Ben ona "o cihazları attığınıza pişman olacaksınız" dedim.
Türk tipi tüketim alışkanlığı son 15 senede başka bir boyuta ermiş anlaşılan.
2002 yılının teknolojisini düşünüyorum da hiçkimse çıkıp "durun yahu, bu daha çok yeni birşey ne çıkacağı belli değil, hani pratik işler için iyide ciddi işlerde filmi hemen çöpe atmayalım" demedi mi? Kör müydüler, aradaki kalite farkını göremiyorlar mıydı? Aslında gözle görülen, elle tutulan, ölçülen biçilen kalite farkını umursamaz Türk tüketicisi öteden beri, ama ne hikmetse logoları markaları çabuk tespit eder, dolayısıyla pazarlama taktiklerine, özellikle "hava atma" amaçlı ürünlerde çabuk "olumlu" tepki verir.
Bu iş bütün dünyada böyle değil. Almanya'da, Hollanda'da uzun süre iş icabı kaldım bu son 10 sene zarfında, küçücük kasabalarda bile bizim Hayyam'dakine benzer dükkanlara rastladım. 20 yaş altı gençler dışında cep telefonunun pek itibar görmediğine şahit oldum. Beri taraftan daha o zamanlar önceden internetten randevu almadan hiçbir devlet dairesine gidilemediğini görmüştüm, yani anlayacağınız teknolojiden bihaber değillerdi, paralarının da bizden çok olduğu aşikar. Üstelik bizim tüketicinin ayılıp bayılıp aldığı herşeyin kökeni orası.
Yaşamının ilk on senesinde 1970'lere yetişmiş biri olarak söyleyebilirimki, bizim toplumumuz 1980lerin ortasından itibaren tüketici yetiştirdi. Üretimden zerrece anlamayan, birbirleri arasında hiyerarşiyi sahip oldukları cep telefonuyla rütbelendiren bir nesil.
Hani hala Doğan-Şahin-Serçe üretilsin demiyorum ama yeni model çıktı diye eldekini daha ekonomik ömrü tamamlamadan çöpe mi atmalı insan. Ne için, kimin için, eş dost sizi yeni model arabanın içinde görsün diye mi, o eş dost başka birşeyinizle değerlendiremiyor mu sizi?
Ve bütün bu gelişmelerin üzerine 90ların ortasında yaygınlaşan bir icat tüketim alışkanlıklarımızı ve akabinde hayatımızı topyekün değiştirdi :
KREDİ KARTI !...... ta taaaaaaa......
İnsanları kazanmadan harcayabileceğine alıştıran modern çek sistemi. Eskiden insanlar birşey almak için önce para biriktirirlermiş, sonra taksit çıkmış ve en nihayetinde KREDİ KARTI. artık "şimdi al, 12 ay sonra ödemeye başla" kampanyalarıyla sırf bu seneki değil, önümüzdeki sene gelirine de temlik koyduran "10MP kameralı WAPlı, 3Gli, Wifİli cep telefonu" müşterileri türedi.
Hani arada bir sağda solda okuyup duyarsınız, Tükiye'de işte şu kadar kredi kartı borcu var, bu kadar batak kart var, şu kadar asgari miktarı ödeyemeyen tüketici var falan diye. Bu haberlerin züt geçtiği öyle bir istatistik varki, maalesef rakamı asla ve asla açıklamıyorlar : "Aysonunda ekstrede yazan rakamın tamamını ödeyenlerin oranı".
Aysonunda ekstrenin tamamını ödeyemeyen insan gereksiz yere faiz ödüyor demektir. Kimse isteyerek her ay tekrarlanan faiz girdabında sıkışıp kalmaz, anaparayı ödeyebilseler öderlerdi. Demekki bu insanlar bıçak sırtındalar, hayatları pamuk ipliğine bağlı, her an ödemelerde oluşabilecek bir sıkıntı, iş kaybı, aniden çıkan doktor faturası, araba kazası vs. bu kişilerin hayatlarını geleceklerini silip süpürecek. İşte açıklanmayan rakam bu bıçak sırtındakilerin sayısıdır. Yurdumuzda 30milyon kart olduğu düşünülürse, %30 falan gibi rakam bile devasa bir nüfusu etkileyeceğini gösterir.
Öff, paçoz fotograf makinası perdesi vakasından toplum eleştirisine gelmişim amma da çok yazmışım yahu.
İlgili olabilecek konular
-
İup İşgücü Uyum Programı (typ) Başvurusu Nasıl Yapılır
05 Eyl. 2024, 22:47 prodersler
021405 Eyl. 2024, 22:48
prodersler -
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sözleşmeli Personel Alımı
20 Şub. 2023, 23:36 prodersler
057520 Şub. 2023, 23:36
prodersler -
Baykar İş Başvurusu Baykar Personel Alımı
20 Şub. 2023, 23:28 prodersler
054020 Şub. 2023, 23:28
prodersler -
-
Eski Basılı Fotoğrafları Nasıl Tarayabilirim?
04 Kas. 2022, 15:29 merakli34
1390807 Kas. 2022, 12:42
balcih -
E Devletten Kpss Başvurusu Nasıl Yapılır
01 Eyl. 2022, 15:08 prodersler
086501 Eyl. 2022, 15:08
prodersler -
Ali Şahin Eski Tadım Yok Artık [farkında Mısın]
30 Kas. 2021, 22:26 prodersler
0135130 Kas. 2021, 22:26
prodersler -
Askerlik Asal Yoklaması Başvurusu E Devlet Üzerind
10 Oca. 2021, 20:37 prodersler
0130210 Oca. 2021, 20:37
prodersler -
Makinem Eskisi Gibi Çekmiyor, Yardımcı Olur Musunuz :)
11 Ara. 2020, 14:22 tfg16
0183811 Ara. 2020, 14:22
tfg16 -