amcaa
-
Geride Kalanlar
Nikon D50
Sigma 17-70
- 1045
- 18 Aralık 2007
- HDR
Sanayileşme sürecinde köyden kente göç hareketinin sonucunda geride bırakılan köyler, bu köydeki evler, evlerde yaşayan insanlar nineler, dedeler.... Kaloriferli apartman dairelerine nazaran evler belki tavuk kokuyor belki inek kokuyor.... Yada şıkır şıkır mağazalarda günün düşük bel modasının yanında teyzelerin çiçekli yazmalarının ( eşarp ) amcaların köşeli kasketlerinin değeri .... Hatta bazı filmlerde şalvarların, çiçekli basma entarilerin yada yerel şive ile konuşan yerel insanların hafife alınması.....
Sonunda köylerdeki atalarımızın hatıl ( kütük ) evleri 50 lira karşılığında fırıncılara satıldı, fırrıncı o odunlarla güzel ekmek yaptı.... Eşdeğer bile olmayan Finlandiya yada Kanada kütük evleri 600 bin yada 700 bin dolara satışı gerçekleştirildi... Onlar yazlık yerlere yapılmıştı, tavuk yada inek kokmuyordu....
Kokmuyordu ama kapalı beton evlerde yetişen yeni nesil önce bademcik, ardından göz kaslarının kayması gibi saçma sapan olmayan hastalıklar ile mücadele edip durduk yerde ilaçlara bağımlı, bağımlı olmakla kalmayıp çelimsiz , zayıf, hastalıklı insanlar olarak hayatta yerini aldı....
Yetmiyor gibi aynı insanlar havaya 24 saat karbondioksit ve pek çok zehir saçan arabaların egzos dumanları arasında yaşamaya mahkum edildi....
Fotoğraftaki yer kalan son ağaçlar ve kalan birkaç köy evinden birisi.... Böyle bir yerde kırmızı tuğlalı bir evde oksijen dolu doğada geçirilen bir gece , derin bir uykunun sonunda , sabahında kuş sesleri ile gözlerini açan bir insan.... Yine omzuna havlusunu alarak öndeki uzun merdivenleri teker teker inerek, her adımda temiz hava ile ciğerlerini sonuna kadar doldurarak ve bülbül, kanarya, saka, sarı asma gibi pek çok kuş seslerini dinleyip kumsala gelerek.... Belki dakikalarca belkide saatlerce naif dalgalar üzerinde kulaç atarak.... Daha sonra kendisine seslenen evdeki yaşlı büyüğünün davetine uyarak.... Yine aynı merdivenleri havlusu omuzlarında, kuş sesleri arasında ciğerlerini tertemiz hava ile doldurarak çıkıp... Buradan bile görünen terasta kendisi için hazırlanan bir kahvaltıda.... Ocakta ( şöminede ) odun ateşi ile demlenen bir çaydanlıkta gelen buram buram çay kokarak.... Zeytin, tereyağ , bal eşliğinde yapılan bir kahvaltı.....
Hayal gücünüzle beraber seyrinize.....

Günay Bey! İnsanların yarasına hançer sokuyorcasına bir kompozisyon. Okurken insan 20 bilemedin 30 sene geriye gidiyor. Sanki yaşanmamış ta rüyada geçen günler gibi. Neyse bizler biraz gördük o günleri, darısı yeni neslin başına.
Başarılı bir çalışma tebrik ederim.
Hayırlı Bayramlar.

GÜNAY KARDEŞ TAM BİR KARADENİZ SAHİLİ FOTOĞRAFI
YAZ GELSEDE GEZSEK ...
SELAMLAR.

Sunum çok etkileyici,okuyunca fotoğrafa bambaşka bir açıdan daha derin ve farklı bakmaya başladım.Tebrikler.

fotograf ile aciklama uyumlu
ben almanya,da yasiyorum ve yasadigim köyde 2 büyük fabrika var
bu fabrikalarda toplam 2.000 kisi calisiyor.
bu fabriklarda öyle bir filtre sistemi var ki nerdeyse su buharindan baska hicbir sey disari sizmiyor.
buralarda evler en fazla 2 katli ve köy görünümü bozulmasin diye catilar bile eski tarz yapiliyor
anlatmak istedigim sey su
ne köyden vaz gecelim nede sanayilesmekten, ikisi bir arada isteyince oluyor
ben sabahlari kus sesleri ile uyaniyorum
bahcemde 7 tane meyva agaci ve arilarim var
ses kirliligi yok
türkiye,de sistem hizli ve düzensiz yürüdügünden ne sehirde nede köyde rahat ve temiz yasam kalmadi, bunda suclu simdiye kadar gelen hükümetler ve günlük yasamayi , cabuk zengin olmayi isteyen bizler sebeb olduk
