Foto. Makinesi mi Video Kamera Mı?

böyle düşünen arkadaşlara şunu söylemek istiyorum: arkadaşlar bir zamanlar fotoğraf makineleri sadece siyah-beyaz çekim yapmaya izin veriyordu; sonra bunlar renklendiler; sonra dijital ortama adım attılar; bundan sonra neler olacak bilmiyorum çünkü kahin veya endüstrinin uzmanı değilim, ama söylemek istediğim bu gelişme neden oldu acaba? cevabı basit: sadece ve sadece insanların talepleri buna neden oldu. zaten teknoloji de böyle gelişiyor. ilk çıkan dijital fotoğraf makinelerini görmedim ama ilk dijital makinem (hiç analog makinem olmadı) 640x480 piksel idi. ilk alıp kullandığımda çok sevmiştim makineyi.

ilk çıkan öncü dijital makineler de şimdiki makinelere göre çok yeteneksiz idiler ve yine tecrübeli olanlar şunu söylüyorlardı: "kardeşim, kaliteli fotoğraf çekmek isteyorsan iyi bir markanın analog bir modelini al ve keyfince fotoğraf çek" neyseki böyle düşünenler üstün gelmedi ve şu an oldukça kaliteli fotoğraf (fiyatına göre) çekebilen makineler var. o iyi marka analog makinelerler şu an ikinci el piyasada (zamanında binlerce dolar ederken şu an 200-250 dolara) alıcı bekliyorlar çünkü profesyonel fotoğrafçılık yapanlar bile artık bunları elden çıkartıp dijital olanları ile değiştirdiler. yine neyseki, endüstrinin liderleri olan firmalar da bu arkadaşlar gibi düşünmeyip daha kaliteli ve daha fonksiyonel makineler geliştirmeye çalışıyorlar.

www.steves-digicams.com da bu forumda adları sıklıkla geçen makinelerin örnek fotoğraf ve video kayıtları var. bazı modellerinin video kayıt yetenekleri gerçekten çok güzel. bunların tek handikapı kaydettikleri canlı ve sesli video dosyaların çok büyük oluşu yani yüksek kapasiteli ve hızlı hafıza kartlarına ihtiyaç duyması. az önce amazon.com dan baktım sandisk 1GB hızlı CF kart 100 dolar. biraz daha pahalı olmakla birlikte 2GB-4GB gibi daha yüksek kapasitede olanları da var ve mutlaka bunların da fiyatları çok düşecek. bu büyüklükteki hafıza kartları bir zamanlar hayal bile edilemiyordu. bunun böyle olmasının tek nedeni var: biz tüketicilerin bitmek bilmeyen talepleri. bu talepten kazançlar elde etmek isteyen firmalar da sağolsunlar bizlerin bu isteklerini kırmıyorlar en başta sözünü ettiğim tecrübeli arkadaşlar... "iyi ki sizler teknolojiye yön vermekten uzaksınız. sizlere kalsaydık acaba şimdilerde kullanmadığımız hangi teknoloji seviyesinde kalırdık bilemiyorum ve diyorum ki, lütfen insanların taleplerini küçük görmeyiniz"
son söz: bizler talep ettikçe teknoloji gelişir.

Teknoloji insanlar talep ettikçe gelişmez. Bugün birileri "haydi koyunları kopyalayın" diye bir talepte mi bulunuyor? Kim çıkıp "dünyadan milyon ışık yılı uzaktaki bir galaksinin doğuşunun fotoğraflanmasını" istiyor? Tüm dünyada bilim adamları araştırmalar yapar, bu araştırmalar sonucu bir takım gelişmeler gerçekleşir ve insanoğlunun hizmetine sunulur. İnsanlar talep ederler ise alırlar veyahut yokolur gider. Bugün kodak uzayda fotoğraf çekilmesi için dijital fotoğraf teknolojisini geliştirmeseydi, kim "yahu bu çektiğimiz fotoğraflar mini mini kartlara sığsın, bilgisayarlara yükleyelim" diye düşünürdü? Teknolojiyi itekleyen insanoğlu değil, insanoğlunu itekleyen teknolojidir.

Fotoğraf bir sanattır. Ve tüm sanat dallarında olduğu gibi muhafazakar bir yapıya sahiptir. Heykeller 1000 yıl önce nasıl yontuluyorsa hala öyle yontulur, resimler hala fırça ve tuval kullanarak yapılır. siyah beyaz fotoğraf hala mevcuttur.

Dijital fotoğraf meselesine gelince. Aynı sanatın içinde paralel değişimler olabilir teknoloji sayesinde, bu normaldir. Ancak hareketli çekim ile sabit çekim (ki eloğlu buna still camera diyor) farklı düşünce yapısı, farklı mizansenler, farklı kompozisyonlar, farklı persfektifler taşırlar. Örneğin zamanında gerçekten başarısız olan dijital fotoğraf makinelerine geçmeyen insanlar, şu an standart bir SLR dan tek farkı film yerine CF kart kullanması olan bir makine sahibi olmuş olabilir. Bu teknolojinin insana sunduğu bir olanak, mevcut olanının performansını aynı zahmet seviyesinde arttırıyorsa olağan bir davranıştır. Bununla beraber video çekimi bambaşka bir olaydır. Mevcut koşullarda en baba dijital fotoğraf makinesinin video çekimi en kötü hi8 handycam'den kalite olarak çok çok düşükken, insanların kalkıp daha kötü bir özelliğin gözönüne alınmasını istememelerinin yanında asıl önemli olan hareketli çekim ile fotoğraf çekiminin bambaşka dünyalar olduğunu bilmeleridir.

Fotoğrafçılığı, "anı dondurmanın zevkini" mümkün olduğunca farklı sanatlar ile karşılaştırmamaya çalışmak ukalalık ise, evet ukalayım.

verilen cevaplari okumadan bende bir cevap ekliyorum ozur diliyorum bunun icin.
elektronik ve iktisat egitimi almis bir insan olarak cevap veriyorum bu sorununuza.
*2 cesit buyume vardir biri enine digeri boyuna.
enine buyumede oldugun yerde sayarsiniz fakat konunuzun uzmani olur o iste profosyonellerisiniz.boyuna buyumedede her isi bilir ama hicbirkonuda uzman olmazsiniz.bu ornek yoneticilik vasiflarindandi.
*buda elektronikten.eger bir urun uzerinde birden fazla ozellik barindiriyorsa sitandart disi bir urundur.bozulma ihtimali fazladir ve prototip gozu ile bakilir.fakat sadece bir isi yapan ve o iste uzman ariyorsak kalite,dayaniklilik ve uzun omurle odullendiriliriz.
*buda hayattan.birinsan herseyi yaparim diyorsa hicbirsey yapamiyordur.

teknolojik gelisime kapimiz herzaman acik ama tuzaklara yem olarak birkac isletmecinin kurbani olmayalim.
ornek olarak fotografceken cep telefonlari.amaci belli olmayan pazarlama amacli uretilmis bir urun.
bir makineden hem fotograf cekmesini hemde video cekmesini bekliyorsaniz yanilirsiniz bu sekilde uretilmis urunlerde onerebilirim size fakat amaci belirlemek ve 1 ise kanalize olmak dogru olacaktir.
saygilar.

sevgili mersun80 kardeşim
temel iki hata yapmışsın ve dolayısyla bu iki hata üzerine bina ettiğin görüşlerinde yanlışlık olmuş. birinci hatan "talep" denilen kavramı bilmiyorsun. "iktisada giriş" adını taşıyan hangi kitabı bulabiliyorsan ondan bu kavramı öğrenebilirsin. "iktisat biliminin" temel kabulu şudur: "insan ihtiyaçları (=şuandaki ve gelecekteki talep) sınırsızdır ama kaynaklar sınırlıdır". ihtiyaç dediğimiz kavram ise en temelde hayatı idame ettirmeye yarayan araçlardır (yemek-su-barınma gibi) ve ardından hayatın kalitesini farklılaştıran veya kalitesini artıran (telefon-araba-bilgisayar vs gibi) araçlardır. insanların ilk hedefi hayatını idame ettirmektir ve mümkün olabiliyorsa kalitesini artırabilmektir. örneğin ateşin keşfi kesici aletlerin keşfi en temel ihtiyaç olan hayatı idame etmeye yönelik olsa da bunlar birer teknolojidir.

telefonun keşfi arabanın icadı vb ise hayat kalitesini atırmaya dönüktür. insanların bu ihtiyaçlarını kim karşılayacak? tabiki yine insanların kendisi. ama bu iş bazen herkesi aşar. kasap olmak-fırıncı olmak kimseyi aşmaz ama telefonu icat etmek graham bell hariç herkesi aşmıştır. peki graham bell isimli adam deli miydi? ne diye telefon denilen "şeyi" keşfetmeye çalıştı? karısı ile uzakta kaldığında muhabbet etmek için mi yaptı telefonu? tabiki hayır. veya tüm insanlar toplanıp, "graham bell bak kardeşim... bize bir alet lazım. onun adına telefon diyeceğiz ve birbirimizden ayrı kalınca onunla konuşacağız." graham bell bu teklifi reddetti ama insanlar tüm dünyada gösteri yürüyüşleri ve eylemler yaptı. böyle mi oldu peki? tabiki hayır. graham bell insanların böyle bir alete ihtiyaç duyacağını bilebildi ve o telefon denen aleti keşfetti yani gelecekteki bir "talebi" gördü.

tüm akla gelmeyen ve bu yapılamaz denen "şeyler" böyle hayata geçmiştir. bunları verdiğin "koyun" ve "yıldız" örneklerine uygulayacak olursam... graham bell örneğinde olduğu gibi kimse çıkıp "koyunları klonlayın kardeşim" demez. kimse "yıldızların fotoğrafını çekin kardeşim" demez. akıllı ve geleceği gören insanlar gelecekte ortaya çıkması mutemel ihtiyaçları tahmin edip önceden bu ihtiyaçları giderme yollarını arar. "koyun klonlamak" ve "yıldız resmi çekmek" bu bağlamda yapılan çalışmalardır. bilimadamları dediğimiz insanlar her sabah, bugün en egzantrik bişey keşfedeceğim diye işe koyulan uçuk-kaçık insanlar değildir. tek hedefleri vardır: insanların işine yarayacak ne yapabiliriz diye işe koyulur. bir başka husus ta işletme bilimi açısından bakma gereğidir. çağdaş bilgi ile donanmış iş dünyasının nitelikli insanları piyasa bir mal sunmadan evvel "pazar araştırması" denilen bir çalışmayı mutlaka yapar.

bu çalışma ile, insanların neye ihtiyacı olduğunu araştırırlar. bu araştırmanın neticesi belki mevcut bir malı geliştirmek olabilir belki de tamamen yeni bir mal üretmek de olabilir. bu son söylediğimi ister fotoğraf makinelerine uygula istersen başka şeylere uygula.
ikinci hatan ise, fotoğraf-sanat ikilemin. endüstrinin uzmanları 2004 yılı için dünyada 100 milyon dijital fotoğraf makinesi satılacağını tahmin etmekte. senin mantığına göre demekki dünyada en az 100 milyon fotoğraf sanatçısı var !!! veya senin mantığını biraz tersten yorumlayacak olursam; fotoğraf işine sanat gözüyle bakmayanlar fotoğraf makinlerinden uzak dursunlar. her ikisi de tuhaf di mi? benim fotoğraf makinem var ve kendimi ne fotoğraf sanatçısı olarak görüyorum ne de bu yönde bir çabam var. hiç böyle bir kaygım yok. sadece kendimle ve çevremle alakalı bişeyleri resmetmeye çalışıyorum. hepsi bu. bunu yaparken kullandığım fotoğraf makinesinin hem kaliteli çekimler yapmasını istiyorum hem de benzeri fonksiyonlara da sahip olmasını istiyorum. bunu yapacak makineyi araştırırım-yapmalarını beklerim. bu benim en doğal hakkım. ve eminim ki, kısa bir zaman sonra hem kaliteli fotoğraf ve hem de kaliteli video kaydı yapan makineler yapacaklar. çünkü insanlar bunu "talep" ediyorlar. sen talep etmiyorsan, onlardan uzak durursun. bu kadar basit.