Küçük Kıyamet Kopar Mı?

#melike1994' tarafından 17.07.2011 21:08:45 tarihinde düzenlendi.

okyanus..

okyanusötesi

Komşumuzun 2. sınıfa giden kızı, kızımla aynı okulda farklı sınıflarda okuyorlar.
Komşumuzun kızının örtmeni ilk dönem 2,5 ay ikindi dönem 1 ay rapor aldı öğrenciler perişan oldu veliler isyan etti örtmenle görüştüler ''örtmen merak etmeyin çocuklarınız sınıfta kalmıycak'' demiş.

Buda örtmenin kötüsü şimdi tüm örtmenler tu kaka çekin sifonumu yapalım.

Sevgili fuji anladığı kadarıyla askerliğini Kıbrıs'ta yapmışsın. Bende askerliğimi Güneydoğuda yaptım zahoya kadar gittim 4 ay ailemin sesini duyamadım, munzurun tepesinde kar suyuyla banyo yaptım, girdiğim çatışma sayını hatırlamıyorum bunlar benim 15 ay içinde yaşadıklarım. Terhis olduğumda aylarca askerlik psikolojisini üzerimden atamadım.

Bu açıdan baktığında ömrünü askerlikle geçiren subay ve astsubayların işlerinin hiç kolay olmadığını anlamak zor olmasa gerek. Hani hep empati yapın deriz yaaa evet gelin epati yapın kendinizi bir subay veya astsubayın yerine koyun.

Bir baba iki üç tane olan evladını idare etmekte zorlanırken peygamber ocağı dediğimiz kışlada farklı illerden farklı kültürlerden delikanlılık çağında yüzlerce genç bir araya geliyor. Bunları kontrol etmek kolay olmasa gerek.

Tıpkı örtmenlerin mevcudu 40 kişi olan sınıfını zaman zaman kontrol etmekte zorlandığı gibi...





#mechul75' tarafından 12.07.2011 23:29:04 tarihinde düzenlendi.

yazdıklarınızı okudum."peygamber ocağı " ne demek açıklayabilirmisiniz?

ben doğudan hiç bahsetmedim dikkat edersen... orada komutanlarla er ler aynı kaderi paylaşıyorlar, çatışıyorlar, aynı karavanadan yiyorlar vs...

iş batıda değişiyor ama...

burdurda, 17 gün acemilik yapıp , sonra öğretmen olarak askerlik görevini sürdüren arkadaşları dikenlerde süründürdüler... sonrada kahlaha atarak, şimdi askerlik yaptınız işte, hepiniz adam oldunuz dediler... iğrençti...

daha iğrenç olan, 1970 lerde askerliğini yapan amcamın anlattığı, o da bir öğretmen ve onların zamanında 4 ay yapıyorlarmış... onları da dikenli tellerin üzzerine oturtmuşlar... bunu anlattığında inanmamıştım... ama kendim gördüğümde , hem de 2010 yılında... bunun bir askeri zihniyet olduğunu ve kahrolası bu zihniyetin savaş olmadığında kendi milletine eziyet eden bir paranoyaklık olduğunu düşündüm...

hele bir de bir paşa kışlaya gelmeye görsün... 2 gün öncesinden paşanın ayağının deyeceği yerleri yalar parlatırsın... o iki gün yemek vermezler , uyutmazlar... senin banyon bozuktur , sular akmıyordur, karavana berbattır, hiçbirini düzeltmezler, para yok derler, ama paşanın geçeceği tüm yolları sıfır yaparsın, taşları boyarsın, paşanın çay içeceği binayı özel boyarsın, oturacağı koltuğa yeni kılıf dikersin... paşa hazretlerinin ayağı çamura değmesin diye toprak olan her yere taş döşersin vs vs vs... sonra paşa gelir arabadan iner, merhaba asker der, sağol dersin... gider...

açıkçası bizim vergilerimizle maaşını alan insanların bize karşı bu kadar kibirli davranması beni çıldırtıyor...

hepsini içeri atsınlar, oh olsun demekten alıkoyamıyorum kendimi...

öğretmenlerle , komutanları, okul ile kışlayı karşılaştırmanı abes buldum... kaç tane örnek verebilirsin, zalim öğretmen tiplemesine... ben sadece bizim sokaktan komşrlardan, sana 100 tane kibirli zalim komutan hikayesi anlatırım...

hani idare diyorsun ya, savaş çıksa kıbrısta, kendi komutanına sıkacak o kadar arkadaşım var dı ki , şaşırırsın... doğuda mermiyle nöbet tutuluyor, iyi ki kıbrısta tutulmuyordu...

Atatürk döneminde basılan ve yıllarca askerî okullarda okutulan Askere Din Kitabı adlı kitapta Peygamberimizin en büyük asker olduğu belirtiliyor. Kitapta, askerî birliklerin Peygamber ocağı olduğu, askerlerin de Mehmetçik adıyla yüceltildiği ifade ediliyor. Atatürk ün cumhurbaşkanlığı döneminde, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından Diyanet işleri Başkanlığına sipariş edilen Askere Din Kitabı, ordunun dine bakışını ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Diyanetin bastığı ikinci eser olan 1925 tarihli kitapta, dinî konularda askerlerin öğrenmesi gereken islam ve imanın şartları gibi hususlar ve dinle askerlik arasındaki ilişkiler yer alıyor. Diyanet işleri Başkan Yardımcısı A. Hamdi Akseki nin kaleme aldığı eserde, Peygamber Efendimizin ve Atatürk'ün askerliğine ilişkin hatıralara yer veriliyor. Eserde, Peygamberimiz en büyük askerdi. Hak, adalet ve hürriyet uğrunda yirmi üç sene savaştı. ifadeleri yer alıyor. Peygamberimizin katıldığı savaşların anlatıldığı kitapta, Uhud Savaşı'nın askerlerin emre itaatsizlikleri nedeniyle kaybedildiği belirtiliyor ve Zafer tacı giymenin yolu, kumandanın emirlerini tamamı tamamına yerine getirmek ve düşman karşısında sebat edip direnmektir. Aziz Türk askeri, sen de bunu hiçbir zaman hatırından çıkarma. deniyor. Kitapta, Mehmetçik isminin Peygamber Efendimiz'den geldiğine vurgu yapılarak şu bilgiler veriliyor: Hazreti Muhammed'in adı, biz Türkler ve Müslümanlar için çok önemli bir addır. Bundan dolayıdır ki din yolunda, vatan ve millet yolunda, canını ve kanını seve seve feda eden kahraman askerlerimizi Mehmetçik adıyla yüceltiyoruz

Alıntıdır.

ben de şunu buldum:

'Peygamber ocağı!'
Ne zaman siyasi kültüre sinmiş bulunan militarizmi ve bununla ilişkili olarak askerin siyaset üzerindeki etkilerini meşrulaştırmak icap etse, ordunun "Peygamber ocağı" olduğu öne sürülmekte, laiklik konusunda son derece hassas olan askerin karar ve icraatlarına bir tür kutsallık atfedilmektedir.


Bu doğrudan dinin asli kaynaklarından çok, Osmanlı tarihine damgasını vuran fetih ve gaza kültürüyle; yakın tarihte yaşadığımız travmalarla ilgilidir. ll. Mahmut'un Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'yi kurarken gelişen söylem ve İttihatçıların bunu pekiştiren retoriği "peygamber ocağı"nı kutsal bir metafor olarak türetti.


.alıntıdır.

vatanını sevmek ya da iyi bir eğitim almak suç işleme hakkı vermez kimseye. ülke senin istediğin gibi yönetilmiyor diye hak hukuk çiğneyerek darbe yapmaya kalkarsan yakalandığında çekeceğin cezaya da razı olman gerek. en azından bu kadar mert olmalarını beklerdik...

suçsuz yere içeride olanları muaf tutuyoruz tabi ki...

kimse askeriyede disipline karşı değil. buradaki sorun kendilerini doğal hakim sınıf olarak görüp gerek gördüklerinde kendilerinden olmayana zulmetmeleri...

bugün ise, koğuşta bir tane seccade bulundu diye tüm bölüğü süründüren ve o seccadeyi kıvırır ------nıza sokarım diyen başçavuşların , yeni gelen askerlere artık tanrınızı değiştirin, bana tapacaksınız, benim dinim geçerlidir askerliğiniz boyunca , diyen subayların ocağı...

hani kulağımla duymasam inanmam...

kesinlikle bu tip komutanlardan temizlenmeli ordu...