hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

Kara Tahta

kara tahtaya hoş geldiniz...içinizde ki yazar ruhunu kaleme alın...burası fare kapanı...bazıları bu bölümden nefret edecek...


konular: dini, siyasi, askeri, spor, pazar yazıları...

lütfen kopyala yapıştır yapmayalım, tartışmayalım, polemiğe girmeyelim, münazara yapmayalım...


#yakuprai' tarafından 26.11.2006 21:56:34 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 26 Kasım 2006, 21:54 - İp: 85.***.**4.73
nedimy
nedimy (üye)
Bursa / Meraklı

sunsurfer

 

Tarih: 28 Kasım 2006, 13:37 - İp: 81.***.**6.248
onrkorkmaz
onrkorkmaz (üye)
İstanbul / Meraklı

arda yanlış yaptı ama.. madem kafa atıyosun desteklide atamamışsın zaten kırmızı kart görüceğin kesinleşmiş adamı orda paket et dimi ama (maç sonunda üni.li fanatik bi arkadaşımızın cümleleri)
.. artık futbolu savaş gibi görenler şavaşıda oyun gibi görmeye başlıyor.. dünya nereye gidiyo bilinmez..

 

Tarih: 29 Kasım 2006, 07:23 - İp: 212.***.**0.133
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

Arkadaşlar 2007 yılında her pazar kara tahta da Berfu’ ile beraber yazı yaz (caz)..

taksimizden insan manzaralarını aktarı (caz) bazen gündeme bazen kendimize kızı (caz)…sizleri de taksimize bekleriz..

Taksi E sınıfı ehliyeti olan Berfu kullanacak…bayan ama arka arkaya park edebiliyor merak etmeyin..


#yakuprai' tarafından 22.12.2006 00:46:18 tarihinde düzenlendi.


#yakuprai' tarafından 22.12.2006 00:48:22 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 22 Aralık 2006, 00:17 - İp: 81.***.**0.130
ersan06
ersan06 (üye)
Ankara / Stüdyo Fotoğrafçısı

BIRAKTIK İŞİ GÜCÜ BASTIR ANKARAGÜCÜ

 

Tarih: 22 Aralık 2006, 09:43 - İp: 88.***.**4.2
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

48 YF 2007 HEY KARDEŞİM DURSANA !
KRAL ÇIPLAK VE OĞLU...

- Hadi be olum be Yakupraiiiiii hey sabah oldu!
- Tamam, be çatlama! Günaydın Berfü naber nasılsın?
- Çok kötüyüm.
- Neden ne oldu?


KRAL ÇIPLAK VE OĞLU

Uzak mı uzak ülkenin birinde bir kral yaşarmış. Yaşarmış ama kral unvanına layık yaşarmış. Krallığın tadına vara vara, kimseleri düşünmeden beynelmilel yaşarmış. Emir verir, ne yapar eder işini gördürürmüş. Hani bizim klasik masallarımızdaki gibi zenginden alıp fakire… değil tabiî ki hep bana hep bana. Korkağın, delifişeğin biriymiş. Nereyi vuracağı belli olmayan. Bu kralın bir oğlu varmış. Anasının gözbebeği, kralın silahı. Kral oğulcuğunu Avrupalarda, batı medeniyeti altında, medeniyetin göbeğinde yetiştirmiş. Askerin en iyisi yöneticinin en hası vasıflarına sahip olana kadar… ve babasına layık bir adam olmuş. Küçük prens babasının küçük oğlu öyle bir seviyeye gelmiş ki, öyle bir yönetici, öyle bir asker olmuş ki, bonuz kulağı devede diken misali geçmiş gitmiş. Zavallı kralcık çıplak kalmak korkusu ile tir tir titremeye başlamış. Bakmış ki olacağı yok, yüce bir komutan edasıyla ‘ bulun o oğlum denen alçağı banaaa!’ diye haykırıp durmuş. Kan gövdeyi bırakın denizi aşmış. Belki de ömürlerinde hiç aynaya bakmayan bu baba oğul dünyanın en büyük insanlık katliamının belki de öncüleri olmuşlar. Kendi elleriyle silahlandırdığı, donattığı oğlunun ona bu kadar ağır bir patlama yaşatacağına şaşıran kral en sonunda ‘ vurun!!!’ emrini vermiş. Çıkarlar çatışınca babası zulmünü oğluna da afiyetle yedirmiş. Hem de gözünü hiç kırpmadan, hem de ibreti âlem için göz göre göre. Ama bilememiş ki aslında ilk defa kendine aynada bakmış. Kendi aynasıyla kendini öldürdüğünü nerden bilsin.


- Çok güzel konuştun ya Berfü gözlerimden su geldi arife sabahı. Kabristan tarafına gidelim bir dua edelim.
- Yakuprai sen nasıl bakıyorsun devrik liderim idamına?

Bazı yaşamlar vardır irdelenmesi ders alınması gereken sıkıntıları vardır, gebe kadınları, gerçekleştirmek istedikleri hayalleri, yakmak istedikleri şehirleri milleti yada devletinin bitmek bilmeyen ümitsiz istekleri yapmak istedikleri ayaklarına prangaları takmadan şapkasının altından dünyanın ufaklığını, puştların çokluğunu izleyenler vardır…

Gözlerim kör olsaydı da görmeseydim savaş çocuklarını, metal yok edicileri, yağmurun kana karışıp dere olmasını, akıp gittiği yerin mübarek çöller olmasını, kardeşi kardeşe düşüren kini. Müslümanları, geçmişi olmayan milletlere ayrılmasını kitap sünnet kavramlarını irtica etrafında toplayıp Kürt Sünni Şii kavramları ile birliğimizi bozlarını görmeseydim…aynı devletin birbiri ile savaşmaları için silah yardımı yapmasını puşt insanların çokluğunu iki kardeş ülkeden bir uç ülke yaratılmasını.Sınırlarını anlamsız maksatsız tellerle belirlenivermesi.

Bayram namazına 2 saat kala bir katilden bir şehit yaratıldı Müslümanlarla alay eder gibi bir katil şehit edildi son sözü birlik olun…orta doğu bu laf size El fetih, Hamas, Kürt, Sünni, Şii, Türkmenler bu laf size birlik olun kuvvetinizi dağıtmayın sırt sırta değil omuz omuza kötülüğe karşı…

Bir idamlık OĞLAN vardı, asıldı...
Kaydını düştüler, mühür basıldı...
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı...
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil bir HALK...


- Üstadımız Necip Fazıl kızmaz inşallah şiirini değiştirdim için. Bak el eden var sağa yanaş

(berfü-yakuprai ortak yapımı)

#yakuprai' tarafından 08.01.2007 10:11:12 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 8 Ocak 2007, 10:08 - İp: 88.***.**2.118
seyyah1981
seyyah1981 (üye)
Batman / Amatör

canım çay istedi bana çay ısmarlıyacak kim var?

 

Tarih: 8 Ocak 2007, 10:46 - İp: 85.***.**7.99
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Gel gel çay var.Hemde çok güzel.

 

Tarih: 8 Ocak 2007, 12:57 - İp: 85.***.**0.104
seyyah1981
seyyah1981 (üye)
Batman / Amatör

Teşekkürler pazarbey. Valla sende olmassan çaysız kalacaz yaa.. işte anadolu misafirperverliği.. bu mudur. budur bitmiştir.
çok teşekkürler .. pazarbey..

 

Tarih: 8 Ocak 2007, 13:02 - İp: 85.***.**7.99
gaijin
gaijin (Objektif)
İstanbul / Meraklı

pazarbey caydan ne anlar anca lipton poşet verir onu içersin..lindekide tur kahvesi degil cappucino diye duydum
soyleyenin yalancısıyım..

 

Tarih: 8 Ocak 2007, 17:13 - İp: 88.***.**3.96
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

48 YF 2007 HEY KARDEŞİM DURSANA


Sevdadan bahsetmek istedik o gün hiç yasamadığımız yasamaktan korktuğumuz. radyoda çalan nasıl geçti habersiz şarkısı eşliğinde günlere, hayata ve yasamadıklarımıza inat bizde dem vurduk…

-hey gidinin deli çocukluğu hey, ah be Yakupraim gamsız,hayasız, başıboş geçiyoruzama elde avuçta ne var
kör sağır bir yalnızlık
-belki de söylemek istediğimiz ama söyleyemediğimiz bir sevdamız
keşke dememek için seni seviyorum dan kaçışımız yanıp yanıp içten içe yanlışsız olmuyor ba Yakupraim
oysa iki kelimede sadece iki kelime biz şanslıyız kaçanlar genelde erkekler olur
-birisini çok sevdiğin fakat söyleyemediğin bir an oldu mu Berfü sinesine başını yaslamak istediğin ama yaslayamadığın
-olmaz mı
-anlatır mısın

Bir kerecik söyle demiştin,
Söyleyememiştim hani.
İşte şimdi söylürum
Seviyorum seni.
Seni seviyorum.



HAYIR, HAYIR AŞK DEĞİL BU!

Dedim ya nedensiz, öylesine, sımsıcak… Dedim ya yok yolu, ben de gurur sen de inat. Koşsam da boşluğa, konuşsam da kimsesizliğe her şey.

Koskocaman sessiz bir çığlıktır benden yankılanan. Nedeni, sınırı yok seni sevmemin. Ne gamze deva artık bana ne de türkuaz bir mavilik. Dedim ya başıboş, dedim ya nefessiz kalmak kadar yakıcı. Her haykırışımda
karanlığa nerdesin diye, garip bir hal oluyor, sıcak bir yuva hasretlisi kimsesiz bir kedi gibi kalıyorum boynu bükük. Sarsan sarmalasan yumuşacık sevginle.

Siyah beyaz bir filmin başrol oyuncularıyız, hiç kavuşamayan… Siyah beyaz rengimiz tıpkı film gibi, renksiz, hayâsız, öylesine dedim ya… Sızılarım sana, tenine, ateşine… Nedensiz dedim ya. Buruk susmalarım bile hem de söylemem gereken o kadar şey varken sana, böylesine susmak… nedensiz kaçmak… öylesine zor ki aynı hüzün ikliminde aynı vapurda,aynı kuşun yaralı kanadında sana bakamamak; dalga dalga, şerha şerha senle dolarken her gidişinin arkasından öylece kalmak; rakı kokusu, inleyen nağmeler tadında bir senfoni bu. Dedim ya aşk değil bu. Adsız bir film, siyah beyaz. Dedim ya nedensiz bu susuşlar.

Dedim ya değil bu aşk falan. Nedensiz öylesine. Alev alev bişey, rüzgar olup benim de penceremden içeri girersin belki bir gün, belki tenimi okşayıp, kokumu duyumsayıp benle ılık nefes alırsın; dedim ya belki beni de alırsın, bir denizde yosun ve iyot kokulu bir taşı okşarız, dalgayı coşturur, uçurtmayı uçururuz…

Hayır, hayır aşk değil bu. Öyle olsaydı hissederdim. Heyecansız, vakitsiz bir gelişti bu. Dedim ya nedensiz.

-Sen anlatırmısın yakuprai ya sen…


Yasak sevdalar yaşanır olmuş bu kenette yasak sevdalara mecbur kalışlar yada öyle sanışlar...yaşam felsefesi farklıydı bu kentin ve biraz da ağırdı bedeli bu kentte yaşamanın omuzlarında ki baskının arttığı en güzel sokakların dahi pislendiği, trapezcilerin dolduğu , yalanın bir yaşam felsefesi olduğu insanların kendi gölgelerinden korktuğu birisi evet seni seni seni ve bütün benliğini beklercesine susuz ve kimsesizlerin şehri.

Karanlık ilk aşkım ilk bebeğim kıskanır oldum seni her şeyden. Bir andı öylesine sıradan farklı olmaya gebe bir an. Doyumsuzluğu tatmak isteyen bir an çoban yıldızına kıskandırırcasına bir an…

Hayal hep rüyalarda görünür sanırdım karşımda görünce inanamadığım bir anımsın…yalancı maviliğin yanı başında seni sevi yorumun her bir harfi adetince içime çektiğim nefesimsin…yıkıntılar arasında açan bir kır çiçeğisin…benim yalancı olduğumu kendimden korktuğumu söyleye bilecek kadar adam gibi adamsın sen...

Sen benim en güzel mevsimimsin bataklıkta yetişen ağacımsın sen benim hayata yeniden sarılışımın resmisin…

Seviyorum seni,
Ekmeği tuza banıp banıp yer gibi.
Geceleyin ateşler içinde uyanarak,
Ağzımı dayayıp musluğa, su içer gibi…

( berfü-yakuprai pazar yazısı )

 

Tarih: 14 Ocak 2007, 22:37 - İp: 85.***.**4.167