Deli Topiği

terazi lastik, jimnastik..

öylemiydi ki acaba

bu gün çok yoruldummmm....

ekrana bakmaktan gözlerim yanıyor, bir bi kova su atsın....

Kurbağa ile karasineğin aşkını anlatacağım sizlere...


Geçmiş günlerin birinde, bataklığın en güzel sesli kurbağası olarak bilinen kurbağa kermit , yine karnını doyurmak için bataklığın yüzeyindeki nilüfer çiçeklerinden birinin üzerinde durmuş, gelen geçen sinekleri takip ediyormuş. O anda uzaklarda güzelliğiyle ışıl ışıl parlayan yanar döner bir sinek görmüş, ama öyle böyle değil, feci afet bir sinekmiş bu (dişi sinek olduğunu nerden anlamış bilmiyorum) Kendisini hazırlamış, "ulan ben bunu çıtır çıtır yerim" diyerek nişan almış. tam nişan almış diliyle şap diye yapışacak sineğe, zart önünden tam o anda bir hipopotam geçmiş. şaak diye hipopotamın gözüne yapışmış kermitin dili. Bir anda ne olduğunu anlayamayan hipopotam "höty ulen noluyo" demesiyle birlikte, yakaladığı gibi kermitin dilini, lak diye çekmiş yanına. Korkudan ezilip büzülen kermit, o anda kurtulmak için "ne kadar güzel gözleriniz var hipopotam hanım, ben size aşık oldum" demiş. (Ulan harbiden çok şerefsizmiş bu kermit de). Tabi hipopotam o anda yerlerde. Olayı uzaktan seyreden sersem sinek ise, beyinsiz olacağından mütevellit, "ya hayır kermit benim aşkım" diyerek ortadan limon olmuş salataya. Bir de hafif böyle -oha falan oldum- tarzı varmış zaten sinekte belli ediyormuş hareketleriyle. "Ay oha falan olacağım hipo bacı bıraksana kermitin dilini" demiş. Hipopotam, yediği yıldırım aşkı darbesinden uyanmış olacak ki, "oyyyt onun senin gibi fabrikasyon bebeklerle işi olmaz, o bana aşık, bak şaap diye gözümden tanıdı beni" demiş. O arada da kurnaz şerefsiz kermit kaçış planları yapıyormuş, "şunun elini biraz gevşetebilsem dilimi kurtarsam" diye düşünürken, sersem sepenek sinek sürekli hipopotamın başında dır dır ediyormuş. "Yok benim di" de "yok senin di" de, "yok aşkmı çaldın" da, yok bilmem ne. Sinek havada 3'lü salto yaparak hipopotamın gözünün ortasına bir yumruk atmış , hipopotam yumruğun da verdiği acıyla, elinde tuttuğu kermiti, dilinden tuttuğu gibi sineğe doğru atıvermiş. Havada uçan kermit "oh be kurtuldum şu hipopotamdan" diyerek sineğe doğru uçmaya başlamış. Sersemliğin sınırlarında gezen sinek de "oh aşkım bana geliyor" diyerek açmış kollarını bekliyormuş, mal mış biraz demekki. "Şaaap" diye kermitin hipopotamın elinde 3 metre uzamış dili yapışıvermiş sineğin alnının ortasına. Lak diye kendini kermitin ağzının içinde bulmuş sinek. Harbiden çıtır çıtır yemiş utanmaz kermit güzelim sineği. Hipopotam da "ulan iyi kurtulduk, demekki beni de yiyecekmiş bu kermit diyerek" oradan uzaklaşmış (Hipopotam da ayrı bir rahatsızmış demek ki) Karnı doyan kermit, yeni sinek arayışlarına geçmiş, hikaye de bitmiş.

Sonra bu sineğin abileri falan geliyorlar da onları anlatmayacam...

Alıntının da alıntısıdır

iyimiş

tato şimdi bu hikayenin anafikri nedir abicim

1- kermitler çapkın olur?

2- sinekler saf olur?

3- Hipo hem kel hem fodul olur?

4- Anafikir falan yok, herkesin fikri kendine?

Şimdi anafikir diye bir şey yok aslında zaten herkesin çıkaracağı dersler farklıdır hikayelerden. O sebeple benim bu hikayeden çıkardığım dersleri kısaca sayarsam eğer.

1 - Kimseye güvenmeyeceksin.

2 - Çapkınlık yapmayacaksın ola ki yapacaksan eğer en hızlı çalışan organın beynin olacak.

3 - Kermite güvenme.

4 - Hipoya yamuk yapma

tato beyni çalışan adam zaten çapkınlık yapmaz...

hopaşinanay naynay nayy
yrn sabah iş başı varrr

hayırdır tokatlı ne işi uçmaya mı başladın yoksa