Fotoğrafçılık Forumları
Çanakkale İçinde
Yazın en güzel gezilerinden birini de Çanakkale’ye yaptım.
Bence Türkiye’de gezilmesi görülmesi gereken ilk yer orası.Çünkü bir tarih insana bu kadar yakın olabilir.Bir tarihe geçtiği mekanlarda bu kadar şahit olabilirsiniz..Onun için kesinlikle herkes burayı görmelidir.
Çanakkale gezimi çocukluk arkadaşım Ersoy BAHADIR ile yaptım.
Yolculuğumuza 26 Haziran sabahı saat 03:30 da İzmit’ten başladık.Hesaplarımıza göre saat 11:00 de Çanakkale’de olacaktık..Yanımıza termos ile çay da aldık tabi..Çünkü uzun bir yolculuk olacaktı..
Sabahın daha ilk saatleri olduğu için yol temizdi.Elimizde harita ile yolumuzu buluyor nereye gideceğimize öyle karar veriyorduk..
Gün ağarırken Bursa’ya vardık.Ve Gemlik..Yani şu meşhur zeytin diyarına..Ama harbiden zeytin diyarı imiş.Gözünüzün alabildiği tüm alanlar zeytinlikti.Yani bu ünvanını boşuna almamış Gemlik.Sabahın erken saatleri olduğu için yol kıyısında zeytin satan köylüleri ancak dönüşte görebildik..Ve tabi ilk elden Gemlik zeytinlerimizi de aldık
Bursa’yı geçip Ulubat Gölü civarında durup bir kaç fotoğraf çektik.Artık gün iyice ağarmıştı.Gölün hemen kıyısında soğan tarlalarını gördük.Ve tabelada Karacabey yazıyordu..Yani soğanı ile meşhur Bursa’nın diğer bir ilçesi.
Saat 8:30 civarı Bandırmayı geçip Marmara denizi kıyısına vardık.Güneş bir mızrak boyu kadar yükselmiş ısısını hissedebiliyorduk. Avşa adasının tam karşısında bir tepede sabah kahvaltısı yaptık.dediğim gibi güneş etrafı yeni yeni ısıtıyordu.Ve Marmara denizi buradan çok güzel görünüyordu.Bir yanda Erdek yarımadası bir yanda irili ufaklı Marmara adaları..Gerçekten güzel bir an güzel bir manzara idi.
Kahvaltıdan sonra biraz daha ilerleyince Marmara’ya sıfır uzaklıkta bir yere geldik.ismini unuttuğum için bir yer diyebiliyorum buraya...Arabadan inerek kıyısına gittik denizin..Deniz hafif çırpıntılıydı.Girmek mümkün değildi..Hem dinlenmek hem girmedik dememek için ayaklarımızı ıslatacak kadar kıyısında dolaştık.Biraz fotoğraf çektik.Burada oteller de vardı.Ancak sezon başı olduğu için henüz faal değillerdi.
Buradan ayrılıp yaklaşık 1,5 saat sonra ise Lapseki’ye vardık.Artık Çanakkale sınırları içerisindeydik. Lapseki’de Çardak'ı bilmeyen yoktur her halde.Boğaza doğru uzanan ana karadan 3 metre uzaklıkta bir ada vardır burada.
Bir arabanın sığacağı darlıkta demirden asma köprüden geçiliyor oraya.Bu adada bol miktarda zeytin ağaları, söğütler ve Marmara denizi tarafında da bataklık var.Ayrıca çadır kurma yerleri ve çay bahçeleri de.Zeytin ağaçları denize sıfır.Kumsal küçük çakıl taşları ile kaplı.Dolayısıyla denizden çıkınca ayağınıza kum yapışmıyor.
Denizi muhteşem.Pırıl pırıldı.Sabahın onu olmasına rağmen aileler gördük denize giren.Su sımsıcak olunca insan dayanamıyor tabi.Bu küçük adanın etrafını da gezince buranın zamanla oluşmuş bir ada olduğunu anlıyorsunuz. Yani boğazın getirmiş olduğu birikintilerle.Rakımı sıfır sayılır.Denizle nerdeyse aynı seviyede yani..
Bu güzel yerden ayrılıp 11:30 civarı Çanakkale’ye vardık.Modern bir şehir ile karşılaştık.Kalabalık ta.Kıyıya geldik.Liman ise daha da kalabalıktı.Şimdi karşıya yani Çanakkale Savaşlarının yapıldığı Gelibolu’ya geçecektik.Yanımıza oraları iyi bilen bir arkadaşı ALİ’ yi de aldık ve feribota bindik.Bu anda inanılmaz bir talihsizlik yaşadım.Makinemin şarjı bitti.Deli olacaktım.Ama neyse ki
diğer makinem yanımdaydı.Artık ondan sonrasını onunla belgeleyecektim.
Vapur yolculuğu yarım saat kadar sürüyor ve Eceabat’a iniyorsunuz. İndiğiniz andan itibaren tarihte 90 yıl geriye gittiğinizi hissediyorsunuz.En azından ben öyle oldum.İlk karşılaştığım Recep Onbaşının anıtı.Yani Elizabethi batıran kahraman onbaşı.Sırtındaki top mermisini almak istedim bir an.Bunca yıl taşıdığı yetmez mi?.
Anıtın karşısındaki yamaçlarda tabyaları geziyorum.Boğazı karşıdan görüyorlar. Duvarların kalınlığı bir metre.Ve buraya düşen mermileri düşünüyorum.Burada inanılmaz bir savaş yaşandığını hemen anlayıveriyor insan.
Devam ediyoruz.Batıya doğru gidiyoruz.Ve meşhur Çanakkale şehitler anıtına varıyoruz.Etrafı yeniden düzenlenmiş.Doğrusu tarihi izlerin yok olduğunu gördüm.
Üzüldüm.Mezar taşları yenilenmiş.Taştan cama çevrilmiş.Şehitlerin adları beyaz yazı ile bu cam mezar taşlarına yazılmış.Aralarında da kırmızı toprak serilmiş.Ayrıca anıtın karşısına da Çanakkale savaşlarını temsil eden kabartma yapılmış. Şehitler anıtının etrafı da yeniden düzenlenmiş. Çiçekler dikilmiş.Anıtın tavanına bayrağımız eklenmiş vs.
Bu restorasyon çalışmalarının adanın tümünde yapıldığını ve yapılmaya da devam ettiğini gözlemledik.Hatta bu bakım nedeniyle müzeyi de gezemedik.Bunlar elbette tarihimize sahip çıkılması açısından kayda değer çalışmalardır.Ancak tarihi dokulardan uzak bu restorasyon çalışmalarını hiç hazmedemedim. Bir tek tarihi mezarları Şahindere’de gördüm. Ve o an yaşadığım heyecanı asla anlatamam sizlere.
Bu şehitlerin bedenleri uğruna kazandıkları topraklarda bizler bugün rahatça, huzur içinde yaşayabiliyoruz. Acaba bizler de geleceğimiz için bu şehitlerin bu fedakarlıklarının yüzde birini yapabilecek miyiz? Ve bizler bu ülke için fedakarlık yarışında neredeyiz?..Onlar bu yarışmanın zirvesinde şimdi bizleri izlerken bizler oynaşta mıyız? Şu mezarlara bakınca durup düşünmeden edemiyor insan..
Kendi memleketimden olan şehit mezarlarını fotoğraflıyorum.. Türkiye’nin her ilinden en az bir şehit var burada..Hatta Batum’dan Selanik’ten Bakü’den..
Şahindere’den sonra Kanlısırt Yazıtının olduğu Kanlısırt Tepeye gidiyoruz.Çıkarken gördüğümüz deniz Ege..Ve karşıda da Yunan adaları . Manzara enfes..Ama yıllar önce burada yaşananlar için aynı şeyleri söylemek mümkün değil..Çanakkale savaşlarının en şiddetlilerinin yaşandığı bir yer burası..Anafartalara gitmeden hemen önce buraya gelirsiniz..Yapılan yol tek yönlü.Ve çok güzel..
Bu tepede Anzak ve İngiliz mezarlığı da var.Bir mezarın üstünde gördüğüm isim bana Er Ryne’nı Kurtarmak filmini hatırlattı..Kim bilir belki de o hikaye de burada geçmiştir..
Bu tepeden Gelibolu yarımadasının Ege kıyıları çok güzel görünüyor.Doğal koylar çıkarma yapılmaya uygun mekanlar olarak görülüyor..Ki Anzak koyu da orada.Fotoğrafta sağa en yakın koy..
İşin güzel tarafı buralar milli park ilan edildiği için yerleşime kapalı..Böyle bir milli parka ihtiyacımız vardı doğrusu..Ve keşke tüm savaşlarımızın yaşandığı yerler burası gibi milli park ilan edilseydi..
Buralarda kıyıyı gören siperler olduğunu öğrendik..Ve arabadan inip o siperleri gezmek istedim.Arkadaşları arabada bırakıp tek başıma bulunduğumuz Kanlısırt Tepesinden denize doğru yaklaşık 1-2 km yürüdüm..Ve çalılıklarla bodur ağaçlarla tamamen kapanmış siperleri buldum..
Beynimde binlerce top sesi..Tüfek sesi canlandı..Gözlerimin önünde düşen askerler vardı.Birbirine bağrışan sağa sola koşuşturan askerler..Karşıda denizden savaş gemilerinden gelen topların vızıltısı..Ve yere düşüp binlerce parçaya bölünüşü..Sağımdan solumdan koşuşturan kanlar içinde Mehmetçikler vardı..Siperleri gezerken aralarından geçiyordum.Kah bacağı kopmuş kah kolu kopmuş yaralıların bağrışları beynimi deliyordu. Karşıda İngiliz bayrakları görünüyordu..Bir tepeye doğru koşuşturan yabancı askerler ve onlara fırsat vermemeye çalışan Mehmetcik’ler.. Etraf mavzer kovanları ile dolu.. Etraf şarapnel parçaları ile dolu..Etraf yanıyordu..Dumanlar arasıdan bulunduğu konumu korumaya çalışan üç beş Mehmetcik vardı.
Aman Allah’ım bu ne dehşet..Yıldırımlar çakıyor beynimde..Gözlerim doluyor..Yorgun düşüyorum...Oturup kalıyorum bir sipere..Ve denizdeki savaş gemilerine bakıyorum.Ateş kusan gemiler..Zamanın yedi başlı canavarları..Ama Akif’in deyimi ile tek dişi kalmış canavarları..Ve karşılarında giyecek ayakkabısı bile olmayan ama Anadolu’nun yürekli aslanları..İnanç dolu iman dolu vatanını topraklarını çiğnetmemeye inanmış aslanlar vardı..Düştükleri yerden adeta onlarca kez yeniden kalkıp yeniden düşen Çanakkale şehitlerini seyrettim..Ve tek motorlu bir uçak gördüm gökyüzünde..Rapor hazırlayan tek uçağımızdı o..Aşağıda kıyametlerin kopuşunu resmediyordu. Aşağıda yok oluşları ve dirilişi görüntülüyordu..
Bodur ağaçlar kaplamış şu topraklarda metrekarede 5000 mermi varmış..İnanamıyorum..Ama çayırtı kopartan askerleri ekini biçer gibi yerlere seren ve hiç susmayan makineli tüfekleri seyredince hak veriyorum.
İşte bu siperlerde her adımımı attıkça Allaha dua ediyorum..Yarabbi bir anı diyorum..Bir kemik parçası bir demir parçası veya bir kovan..Ne olursa Yarabbi bir şeyler bulayım şuralarda diyorum. Gözüm yerden kalmıyor..Ve derken gözüm yarısı görünen bir demir parçasını fark ediyor.Hemen eğilip toprağı eşeliyor ve onu çıkartıyorum..Bu bir mermi kovanı..Ne kadar mutlu olduğumu asla anlatamam..Bu bana çok büyük bir armağandı..Bu ne müthiş bir armağan ama bir bilseniz..Kovanı temizliyorum ve azcık Arapçam ile bunun 1908 Osmanlı yapımı bir mavzer kovanı olduğunu anlıyorum..Sevincimden etrafta da kimsecikler olmadığından bir nara attım..Ki sanki o acı ile yerlere düşen askerlerinkine karıştı bu çığlığım.
Ve daha daha diyerek bütün siperleri gezdim..Ve yanıma bu güzel günün bu unutulmaz günün hatırası olarak kalacak , Çanakkale’deki güçleri temsil eden –ki her ülkeden bir parça buldum orda- anılarla ayrıldım Kanlısırt eteklerinden..
57.Alay şehitliğine gittik oradan..Ve orada da yüzlerce kahramanını seyrettim..Onlar için yapılan çalışmalar düzenlemeler başta da dediğim gibi tarihe sahip çıkmak adına çok olumlu çalışmalar..
Onlar o alay ki dünyanın en kahraman alayıdır..Onlar süngüleri ile makineli tüfekli, toplu, medeniyetin en ucundaki donanıma sahip askerleri durdurmuş yiğitlerdi..Onlar ki her biri alnından öpülesi aslanlardı..Ve şimdi sadece bekledikleri tek şey dua.. Yürüdükçe aralarında dua ediyoruz..Başka ne yapabileceğimizi bilmiyoruz.
Ve oradan Conkbayırı’na geçiyoruz..Şu bayırlara bakınız..Aşağıdan Anzak koyundan çıkartma yapan Anzaklar bu tepelerde durdurulmuşlardı..Ama durdurulurken de binlerce şehit vermiştik..Alman komutanın yersiz ve anlamsız taarruz emrine harfiyen uyan Türk askerleri yar demeden uçurum demeden kendilerini bu tepelerden aşağı attılar..Hiç çekinmediler.Hiç korkmadılar.Sadece emir emirdir dediler..
Atatürk’ün saatinin şarapnel parçası ile parçalandığı Gelibolu’nun en yüksek tepesine doğru ilerliyoruz..Burada da yine siperler var..Tarihi dokusunu diğer yerlere göre nispeten daha az kaybetmişler..İçlerinde gezinmek aşağılara bakmak bana o yılları anımsatıyor..Sanki denizde düşman gemilerini kıyılarda ise çıkartma yapan düşman birliklerini görüyorum..Başımı kaldırdığımda bir merminin bana isabet edeceğinden korkuyorum adeta..Bir şarapnel parçasının Mustafa Kemal Atatürk’e çarpışını görüyorum..Yere yuvarlanışını.Üstüm diken diken oluyor..Yerimden fırlayıp yanına gitmek istiyorum.Kollarından tutup kaldırmak istiyorum.Bu tepe ah bu tepe..Daha fazla dayanamıyor bir de düşman gözüyle seyretmek için bu savaşı sahile iniyoruz..
Burası meşhur Anzak koyu..Yıllardır atalarını içkilerle eğlencelerle onlar gibi burada konaklayarak anan Anzakların koyuna gidiyorum..Tertemiz bir sahil..Ve sahilden yukarılarda Türk birlikleri..Ortalıkta bir şey görünmüyor..Ancak siperlerden çıkınca sanki gökyüzü asker doluyor..Binlerce mermi yağıyor üstüme..Sağımdan solumdan nerden geldikleri ne için geldikleri belli olmayan askerler düşüyor hiçbir zaman kıymetini bilemeyecekleri şu topraklara..Ve daha fazla dayanamıyorum..
Artık akşam oluyor..Bu güzel mekandan bu kutsal mekandan bu tarihten ayrılma zamanı..Vapur yolculuğum o tarihten günümüze dönüş yolculuğu gibi oluyor..
benim çiftliğin bir kısmında şehitlerimiz için yapılmış park var..zaman darlığından gezemedik..hocam,yakın tarihimiz,benim için büyük muamma.."ecel geldi chane,başağrısı bahane.." deyip sıyrılmak istiyorum..beceremiyorumda;çözemiyorumda.."ibret alınsaydı....."..az bir miktar alabilseydik,diyorum..heyhaaaaaaat.
TEbrik edeyrum. Güzel anlamlı ve iblgilendirici bir konu olmuş.
Lazut hocam teşekkürler, belgesel gibi konu açmışsınız. Fotoğraflar da çok güzel. İnanırmısınız 10 yıl önce gittiğimde hala o zamandan kalma boş mermi kovanları bulmuştum. İnsan kendini tutamıyor, gözleri doluyor.
Tekrar çok teşekkürler paylaşımdan dolayı
hocam sayende yakın tarihimizi tekrar yaşamış olduk...
Arkadaşlar öncelikle beğenileriniz için çok çok teşekkür ederim..
ÇAnakkalenin benim gönlümde çok farklı bir yeri var..
Bu zamana kadar Çanakkale ile ilgili onlarca kitap okumuş, fotoğraflara bakmış ve belgeseller izlemiştim..
Ancak hiç birisi bana o yerleri o mekanları ayaklarımla gezmem kadar etkilememişti beni..
Hele ki o siperlerde bulduğum boş kovanlar benim için servet değerinde..
Çanakkale gelecek nesillerimize özenle aktqarmamız gereken bir HEDİYEDİR bizlere..
hocam çok teşekkürler.. Allah bu millete başka savaşlar acılar yaşatmasın..
Hocam emeğine sağlık
#mechul75' tarafından 05.10.2008 23:48:08 tarihinde düzenlendi.
hocam çok güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık
Sefer hocam Türkiyenin en güzel şehrine gitmişsiniz.
Hayatımın 8 yılını orada geçirdim.
Hiçbir bağım olmamasına rağmen bazen soranlara Çanakkaleliyim diyorum.
elinizi titretmeden çekebilmişsiniz , ne mutlu size...
bir gün oralara gidersem, mümkün değil, elim ayağım boşalır benim... kalakalırım...
teşekkürler...
- 1
- 2
İlgili olabilecek konular
-
Türk Askeri Çanakkale'de - Serdar Yıldırım
19 Şub. 2023, 21:20 serdar102
161219 Şub. 2023, 21:25
serdar102 -
Premiere Pro Pip Effect Videoda Resim İçinde Resim
20 Şub. 2020, 15:04 prodersler
0194720 Şub. 2020, 15:04
prodersler -
1 Gün İçinde 50 Görüntü Arka Planını Kaldıracağım
19 Haz. 2019, 12:12 abduser
0165719 Haz. 2019, 12:13
abduser -
-
Hafıza Kartımın İçindeki Fotolar Açılmyr
05 May. 2013, 12:34 erkantuc
1297808 May. 2013, 15:25
alfaci -
Lens İçindeki Yuvarlak Halka Çıkmış.
25 Eki. 2012, 13:49 gizemsila
2265403 Kas. 2012, 16:33
emre0707 -
Arkadaşlar Çok Acil 2 Gün İçinde Alacağ
22 Eyl. 2012, 23:12 muratgullu
2205010 Eki. 2012, 22:02
tekno1950 -