eraycanli
eraycanli (üye)
Ankara / Amatör

Neden Fotoğraf?

hepimizin bu sitede bulunmasinin sebebi ortak bir ilgi alanimizin/hobimizin olmasi: fotograf. ama neden fotograf? niye boyle bir hobi sectiniz? sizi fotografla ilgilenmeye iten ya da ceken etken neydi? daha acikcasi; nasil ve niye basladiniz?

#eraycanli' tarafından 16.09.2007 12:31:45 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 16 Eylül 2007, 12:28 - İp: 81.***.**7.8
eraycanli
eraycanli (üye)
Ankara / Amatör

beni de National Geographic ve Atlas gibi dergilerdeki fotograf oykuleri cok etkiledi. tabi baslamama vesile olmadi bunlar, daha onceden baslamistim. ama tam olarak nasil oldu niye fotograf makinesi aldim hatirlamiyorum kendimi isin icinde buldum acikcasi
baska ilginc baslangici olanlar var mi daha fazla sey duymayi bekliyordum herkesin bir baslangic hikayesi vardir elbet (bizim yok ama nedense )

#eraycanli' tarafından 17.09.2007 22:46:32 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 17 Eylül 2007, 22:45 - İp: 81.***.**7.8
kansukara
kansukara (üye)
Isparta / Amatör

Fotoğraf çekmek modern psikolojiye baktığınızda aslında bilinçaltı bazı duyguların biz farkına varmadan tatmini yoluna giden bir temsil alanı oluşturması bakımından tercih edilir deniliyor. David Hume'nin 1700'lü yıllarda kaleme aldıklarıyla, burjuvazinin doğuşu bağlamında oluşan "anı yaşamak" ve aynı minvalde ahlaksal bakımdan bu anlayışın örtüşüyor olduğu kapitalizmin belki de ilk modern akımı sayılabilecek olan empresyonizmin (izlenimcilik) gelişimi ve doğuşundaki fotoğraf makinasının icadının getirdiği dönüşümleri de düşündüğümüzde çok uzun zamanlar boyunca fotoğrafın anlamı ve tercih sebepleri üzerine çok yoğun bir antropi ve nedensellik ilkesi çerçevesinde birikim oluşmuştur. Bu birikimin çok has bir özeti noktasında mevzuuyu aktarmaya çalıştığımda söyleyebileceğim en başat unsur bilinçaltı bir bağımlılığın (tüketim kültürünün aşırı baskısıyla iyice sağlamlaşarak dallanıp budaklanmasıyla ilgilidir. Zaman akıp gitmektedir. Geriye baktığımızda hiç bir şey yok gibidir. Hız duygusu fütiristlerden beri vurgulanageldiği gibi iyice güçlenmiştir. Bu hız bizi yıpratmaktadır. Varoluşumuzun bir çok gizli uzvuyla kuvvetli bir "dur" deme, acziyet duygularımızın iyice semirttiği isyan duygusuyla birşeyleri durdurma, zamanı raptetme ve bu isyan duygusunun bilinçaltımızda çıtasını iyice yükselttiği şiddetin bizatihi kendini ortaya koyma arzuları hep birden iyice çoğalmıştır. Şiddet hayatın her yerindedir. Kapitalizmin hem getirisi hem de yiyeceğidir şiddet duygusu. Kapitalizm şiddetten beslenir bir anlamda. İnsan ruhunun teknolojinin tahakkümü altındaki ezilişi de bir şiddettir. Artan suçun ve bir yönüyle sürekli felaket tellalı gibi işleyen gürültücü medyanın "şok" durumlar arayışı ve aslında öyle olmayan şeyleri bile bir bu mantıkla sunması gerekliliğinin (kapitalizmin ticari zorunluluklar mantığı)insanı huzursuz edişi ve bu huzursuzluk karşısında sürekli tüketime sarılması (çünkü ne kadar tüketebileceği belli değildir; güven ortamı yoktur zira) hızla hayatın sonu gelmektedir, her şey hızla akıp gitmektedir ve ne kadar şeye sahip olursan o kadar hayata kazık çaktığın duygusu oluşmaktadır. Aslında oluşmamaktadır ama psikolojik bir dengelenme arzusuyla bu eğilim doğmaktadır. İpleri elinde tutan büyük balıklar bizleri ne kadar korkutabilir ve güven duygusunun uzağına düşürebilirlerse biz o kadar fazla tüketiriz ve onlar da o kadar güçlenirler. Bu şiddetin dik alasıdır aslında. Bize bu kadar şiddet uygulayan, devamlı tehdit eden koşullar ve yaşam karşısında isyan gücümüz de iyice zayıflamaktadır. Adalet duygularımız törpülenmekte, insani yanlarımız büyük çarklar arasında burnu sürtüle sürtüle adeta yokolup gitmektedir. Yani şiddet bizde iyice bilinçaltına itilmekte iyice bastırılmak zorunda kalmaktadır. Ortaya çıkışı artık neredeyse sadece cinnet olmaktadır. Pazar yerlerindeki karpuzcuların o bağırtısı her yerdedir artık: "Kan çıkmazsa para yok". İnsanın kendini ancak cinnetiyle kanıtlayabildiği bir çağ olmuştur bu çağ. O kadar gelişme maalesef insanlığı sadece mutsuzluğa doğru itekleyebilmiştir.
Bu kadar birikmiş şiddetin çok farklı temsil alanları olabilir. Tarihte en büyük travmalardan biri olan 2. Dünya Savaşı sonrası mesela sanat tarihinin en şiddet dolu en yaralayıcı eserleri ortaya çıkmıştır. Expresyonizm (dışavurumculuk) böyle doğmuştur. Sanat bir temsil alanıdır.
İnsanların kendi istekleri/zevkleri ile uğraştıkları zamanlar kendilerini bilinçli ya da bilinçsiz en fazla ifade ettikleri zamanlardır. Fotoğrafçılık genel olarak böyle bir alandır. Deklanşöre basmak zamanı durdurmak, bir şeyi durdurmak, raptetmek daha da doğrusu öldürmek gibidir. Bastırılmış şiddetle ilgilidir fotoğraf. İçimizde gizli olan bizim büyük ihtimal farkında olmadığımız duygularımızla ilgilidir.
Hani insanlar derler ya mesela "maviyi çok seviyorum" diye. Niye dediğinde kuvvetle muhtemel şöyle diyecektir: "bilmem; seviyorum işte." Bir şeyleri severiz fakat hepsini niye seviyor olduğumuzu bilmeyiz. Bilmemiz de gerekmez zaten. Kuşların uçuşunu, onları uç

 

Tarih: 1 Ekim 2007, 00:35 - İp: 88.***.**7.199
buffalo
buffalo (üye)
Ankara / Amatör

Başka okuyan var mıdır bileiyorum ama ben bu yazdıklarınızı keyifle okudum kansukara....

 

Tarih: 1 Ekim 2007, 01:47 - İp: 85.***.**5.252
gencmenn
gencmenn (üye)
Almanya / Amatör

ne olduysa netfotograf ile tanismamdan oldu.
basima dert acti bu site.
sigarayi birakmaktan zor artik fotografi birakmak.

 

Tarih: 1 Ekim 2007, 02:06 - İp: 90.***.**3.127
deck
deck (üye)
Kocaeli / Amatör

Cem yılmaz geldi aklıma. Bu tür sorularla hafiften dalga geçen bir stand-up gösterisi vardı. Kısaca verdiği cevap '' Valla ben mizahla ilgileniyorum, sebebi ile ilgilenmiyorum.merak eden gidp sosyologlara sorsun insanlar neden mizahla ilgilenir diye,, Hani teşbihte hata olmaz diyeler eskiler. Çocukluktan beri ilgim vardır fotoğrafa, aileden desem değil, çevreden desem değil kökeni nereye dayanıyor bilmiyorum. Açıkçası umursamıyorumda

 

Tarih: 3 Ekim 2007, 02:03 - İp: 88.***.**2.25
fotomakro
fotomakro (üye)
İzmir / Amatör

bana da babamdan gecmis fotograf sevdasi....

 

Tarih: 7 Ekim 2007, 13:20 - İp: 85.***.**5.158
eraycanli
eraycanli (üye)
Ankara / Amatör

kansukara dediklerin ya da bilim adamlarindan yorumunu ekleyerek aktardiklarin gercekle ortusuyor. yakinlardan gecme tezini de curutuyor diyebiliriz belki de yakininda erisebilecegi fotograf makinesi/imkani olmasi bu bilincaltindaki siddet duygusunun ortaya cikmasi icin bir firsat oluyor.

 

Tarih: 7 Ekim 2007, 14:42 - İp: 81.***.**7.8
dasbadem
dasbadem (üye)
Konya / Amatör

benim ailemde fotoğrafcı veya fotoğrafla ilgilenen yok malesef... keşke olsaydı.
fotoğraf çekmek ayrı bişey ya.. anlatılamaz. ilk fotoğraf makinalarıyla internette tanıştım..resimlerini inceledim günlerce.estetik yapılarını.daha sonra özelliklerini araştırmaya başladım.. daha sonra ise estetik ve özelliklerin ortaya çıkardığı fotoğrafları inceledim.. bana çok ilgi çekici gelmeye başladı ve zamanla artık bi tutku haline geldi... bence görüntüyü yakalamk değil iş.. görüntüye bişeyler katmak..

'fotoğragcılık gördüğünü çekmek sanatı değil,gördüğünü istediğin gibi gösterebilme sanatıdır' bence. . .

 

Tarih: 5 Ocak 2008, 03:55 - İp: 88.***.**8.92
ysadef
ysadef (üye)
Aydın / Amatör

fotografta kendimi buluyorum ben,insanların yani canlıların,doğanın en mahrem olduğu zamanlarında deklanşöre basmak ,belki de onları yakalamak en büyük tutkularımdan biri olda daha ilk yılımdan ((:

ve ben öğrendim ki,fotograf gerçek anlamda kişilik kazandırır.

 

Tarih: 5 Ocak 2008, 11:52 - İp: 88.***.**0.122
gorbi67
gorbi67 (Objektif)
İstanbul / Amatör

Birileri yanınızda olmadığı zaman o kişilere o anı seyrettirmenin en iyi yolu fotoğraf.Çünkü foto bu konuda bir sinemadan çok daha başarılı.Nedenmi?Çünkü fotoğraf makinesi size ışığa ve zamana hükmetme şansını tanıyor.Daha ütopik olanı zamanı durduruyorsunuz.Selamlar.

 

Tarih: 5 Ocak 2008, 12:21 - İp: 85.***.**5.91