Fotoğrafçılık Forumları
Açıklamanın Fotoğrafa Etkisi
Olağan bir fotoğrafın, açıklama bölümüne yazılacak güzel bir sunumla (şiir, hikaye veya şişirme) ve de fotoğraf sahibinin de bayan olduğunu düşünürsek, o fotoğrafın kat kat daha önemsendiğini düşünüyorum.
Bana göre, görülen fotoğraftan alınan haz, kişinin açıklamasına yazdığı hikaye değil, seyredenin kendi içinde canlandırabileceği ölçüdeki bölümdür.
Bir diğer konusu ise, olmaması gereken teknik hataların bile yoğun olduğu bir fotoğraf, yukarıda bahsettiğim niteliklerden dolayı yine önem kazanmakta.
Ben açıklamanın, tanıtım olarak 2 cümle, ve mekan olarak belirtilmesinden yanayım. Fazlasının fotoğrafı aşırı etkilediğini düşünüyorum.
İyi bir photoshop kulanıcısı ve aynı zamanda hikaye yazabilen kişinin, çok azda şiirden anlaması (kopyala yapıştırda yapabilir), fotoğrafının kaliteli olmasına hiç gerek yok. O kadar açıklamayı okuyan kişinin, yorum olarak teşekkür etmemesi, bence de ayıp olur.
Saygılarımla
Bufalo öncelikle şunu belirtmeliyimki senin buradan aktardığın düşüncelerinden ve yaşadıklarından çıkartdığım kadarıyla, intihar etmiş birinin intiharına sebep olan fotoğrafına beğenmen ne kadar alakalı bilemem ama sende de intihara meyililli bir ruh hali var sanki.. psikolog falan değilim ama psikolog olmayan birinin davranış konusunda fikir beyan etmesi sana göre çok yanlış sanırım..
Zira hukuk konusunda uzman olmayan birinin seninle konuşması hayati bir yanlış anladığım kadarıyla..
Bu mantıkla, bir yerlerden "fotoğrafçı" etiketi almamaş veya hayatını fotoğrafçılıkla kazanmayan birinin fotoğraf konusunda fikir beyan etmesi zinhar yasak olmalı sana göre...
Bufalo öncelikde (Allah seni inandırsın) tüm samimiyetimle şunu belirtmek istiyorumki, şu hukukçu olmayanların gelip seninle hukuk konuşmaları konusuna daha hoşgörülü ve ılımlı yaklaş.. Anladığım kadarıyla bu olayı kendine zarar verecek ölçüde dert edinmişsin..
-- Bir marangoz işinde çok mükemmel olduğunu düşünerek hafif kibirle tüm ahşap işlerini mermer bir tezgahın üzerinde yapmaktadır.. Birgün marangozhaneye yaşlı biri gelir ve bir sipariş vermek ister. Mermer tezgahı görünce merak eder sorar. Marangoz hafif tersler ve küçümser havayla adamın ağzının payını verir. Ne kadar dikkatli bir marangoz olduğunu ve mükemmel işler yaptığını belirtir. Yaşlı amcamız hafif tebessüm-bol hoşgörü ile oradan ayrılır. 2 gün sonra marangozhaneye bir pasta gönderir. Ne not nede isim vardır.. Marangozumuz bu duruma şaşırıp nerden geldiğini ve nedenini düşünerek işlerini yaparken elindeki keserin ucunu kaçırır mermere.. Koca mermer tezgah kırılır.. O günün akşamı marangozhaneye giden yaşlı amcamız durumdan ders çıkartıp çıkartmadığını görmek için oraya gittiğinde olayı açıklar..(lafı uzatmayım)..
carterin fotoğrafında müdahale olup olmadığını kendisi dahil bu fotoğrafı (nerede yayınlandıysa) tüm grafikerlere-sayfa sekreterlerine-operatörlere-sergi için print eden yerdeki elemana sormak lazım.. Bright-Kontrast, level, crop yada pisliklerin rötüşlanmasını müdahaleden saymam diyorsan bişi diyemem.
Kullandığı filmin banyosu bile farklı kimyasalların karışım oranlarına bağlı olarak renkleri ve kontrastı üretebilir.. Bunu günümüz poşotopundan ne farkı var ?????
Reklam fotoğrafçılarını hiç kaale almadığın anlanını çıkarttım yazdıklarından yada reklam fotoğraflarını.. Kurgusal fotoğrafın reklam fotoğrafçılığından ne farkı var??
tüm yazdıklarım şahsına değil burada paylaştığın fikirlerinedir ve senin şahsında diğer okuyanlaradır.
burkay bu knuda üstüne bu kadar alındın hiç anlamadım. yazdıklarımı okumuş ama hiç anlamaya çalışmamamışsın.
1-birisi tekniğime karışmıyor. zaten kimse kimseye karışmıyor.sorun burada.
2-ps ile alıp veremediğim yok.
3-gençlerin kahve köşelerinde takılmasıyla makineyi eline alıp sokağa çıkması farklı, birbiriyle alakası olmayan şeyler. ben burada böyle şeyler yazdım diye kahve köşelerinde sürünen bir genç fotoğraf çekmekten vazgeçtiyse yazdıklarımın hepsini sileyim. hatta siteden üyeliğimi sileyim.
4-uzmanlar tartışıyor, tartışmadıklarını nereden çıktın. çok tartışıyorlar hemde.serbest kürsüde harika isimli bir konu açtım. pradaki lnke tıkla dediğimi anlarsın. ayrıca açık bariz dijital müdahaleye uğramış fotoğraflar atlas, national geographic gibi saygın dergilerde hiç bir şekilde yayınlanmıyor. konu dilaver in ya da benim uydurduğum, kıllık olsun diye yazdığımız bir şey değil. işin etik boyutu.bu sitede hep geyik mi yapacağız, bu sitede dslr satın alma bölümü dışında ciddi konu tartışmak mümkün değil mi?
5-çeker ya da çekmez diyemeyiz. çekebilir de çekemeyebilir de. asıl senin çizdiğin tebeşir halkası içinde, dijital oyuncaklarla kendisini kandırıp durusa asla çekemez. 20 değil belki 30 sene geçse yok olmaz.makineyi al, otomatik modda, çek çek dur. yüzlerce çek.işe yarayanları resim editörleriyle işle....bilmiyorum.
6-profesyonel gibi akıl dağıtmıyorum.2 ayda bir yayınlanan fotoğraf dergisi isimli dergi var. orada sabit kalfagil in sizden gelen fotoğraflar isimli köşesini incele. yollanan fotoğrafların bir kısmı bu sitede yayınlansa 300 oy alır,5000 kere izlenir. ama 50 yıldır fotoğraf çeken bu usta neler söylüyor bir incele istersen.
7-raiting nedir?seda sayan şov en çok izlenen program, kuşum aydın ı milyonlar izliyor. bana ne raitingden.....
8-küçük makineleri küçümsemem, bende 3 tane kompakt var. telefonum bile olduka net fotoğraf çeker. kompakt ayrı bir şey,dslr ayrı bir şey,dslr-like ayrı bir şey. kompakt makinede auto fotoğraf çekilir. ben de 5-6 senedir dijtal makine hep olmuştur. şöyle kaldırırsın, çoğunda vizör bile yoktur. basar çekersin. h2 yi alana kadar diyafram değeri nedir bilmezdim. kompaktla fotoğraf çekilmez diye bir şey de yok. bu biraz da talih işidir. yılın basın fotoğrafı ödülünü 4 mp lik basit bir kompaktla çekilmiş bir fotoğraf aldı. ya da yukarıda anlattığım fotoğraf, cep telefonuyla da çekilse olurdu.
9-mesleğime laf söyletmemek değil, mesleğimle ilgili olan bir şeyi meslektaş olmayan biriyle tartışmam. bir fotoğraf sanatçısı, ya da yıllarını vermiş bir stüdyo fotoğrafçısıyla ışığı tartışmam aptalca bir şey olur.ukalalık dediğim budur. aç incele galeriyi, stüdyo fotoğrafçılarının çektiği kusursuz düğün fotoğrafları bak. plastik makineyle ortada dolaşan tiplerin o fotoğraflar hakkında söyledikleri şeylere bak.
10-sadece ara güler değil, yukarıda bahsettiğim siteyi ziyaret et. kaç kişi kullanıyor, kaç kişi kullanmıyor okuyabilirsin.
11-bir general senin omzuna el atsa bu seni takdir ettiği anlamına gelir. ben askerde general görsem kaçardım, öyle kimseyle muhattap olmazlar.seni asker yapmaz, ama takdir edilesi bir şey yapmışsındır.dilaver bey beni fotoğrafçı yaptı demiyor zaten.
12-isim vererek ya da vermeyerek, şu veya bu kimseyi kast ederek bir şey yazmıyorum. bunları ya da öncekileri yazarken inan kimseyi kast etmedim, aklımın ucundan bile geçmedi.benim galeri ortada, yaptığım yorumlar da ortada. aç bak yaptığım yorumlara, kime ne zaman akıl vermişi. kimi rencide etmişim.
13-türkiye de hiç bir şey tartışmayalım o zaman.futbol geyiği yapalım, hülya avşarı konuşalım.
******************
yukarıda belirttiğim şey yine. photoshop düşmanı bir adam zlenimi bıraktırdın. öyle bir şey dememememe rağmen. kaygılar olacaktır bende de var.
intihara meyilli biri değilim.psikolog, şimdi bir şey demiyeceğim. üstlerine alınacaklar. psikiyatri desen belki.
freud psikolog değildi mesela. bir doktordu . neyse.
meslekle ilgili;
geçen gün bir arkadaşımın çocuğunu kene ısırmış. çocuğu alıp doktora gitmiş. bu kene zararsız, o meşhur kene değil demiş doktor.doktor eline aldığı bir cımbızla keneyi çıkarırken arkadaşım''doktor bey, çevirerek çıkaracaksınız, nereden biliyorsunuz zararlı olmadığını, ayrıca oksijen sürülecek ''demiş. doktor keneyi çıkarırken dönmüş'' gel çıkar o zaman, sen mi doktorsun ben mi, türk milletinin anlamadığı şey yok ha'' demiş.
eh,şimdi doktor haksız mı rokomet.
evet terslerim, bunu ben sana anlatamam. bir vatandaşın sana gelip bir kanunun yanlışlığını seninle tartışması anlamsızdır bir hukukçuyla. ben tartışmam. tartışan bir meslektaşım da yoktur.çok teknik bir konudur çünkü.
reklam fotoğrafını ciddiye almamam şöyle. reklam fotoğrafı bu, sana bir şeyi satmaya çalışır.sattığı ölçüde başarılıdır. başarısı kendi alanındadır.
carter bu fotoğrafı 92 de filmli bir nikonla çekmiş.istese de phoshop müdahalesi yapamaz. karanlık odada bir şeyler yapmış mıdır?kimbilr. karanlık odada neler yapılır hiç bilgim yok. o nedenle ben bir şey diyemiyorum.
demek istediğim şudur, carter o çocuğa odaksal renklendirme yapsaydı ciddiye alır mıydın?
tüm bunlara rağmen ''sen o zaman neden fotoğraf tartışıyorsun'',''mesleğin değil ki'' diyorsunuz. fotoğraf bir sanattır. her insanda az, çok estetik duygu vardır. bir şarkı güzeldir ya da kötüdür, bir film iyidir ya da kötüdür. gibi....fotoğraf da sanatsa, o kadar okudum, her gün onlarca fotoğraf izliyorum. benim de bir şeyler söyleme hakkım vardır.haddimi bilerek tabii. biliyorum da zaten.
bu sitede ciddi bir şey tartışınca üstüne üstüne geliniyor, bunu anladım. tartışmıyorum.
pazarbey haklıymış.
siz tartışın buyrun......
#buffalo' tarafyndan 30.10.2006 11:56:56 tarihinde düzenlendi.
bufolo mesajımın sonunda şahsınla değil fikirlerinle ilgilidir dediğim halde "tartışma" dan çok bunu üstüne gelme, seni yıpratma, üzme, kalp kırma, anlamında alınıp tuhaf bir paranoya yapıyorsun, bir önceki "pisikolojik durumun" hakkındaki görüşümü güçlendiriyorsun.. fikirlerine yada savlarına karşı fikir ve savlarla cevap veriyorum. Elime kızgın maşa alıpta "sus bakiyim nasıl bunları yazarsın" diye bir tarafını dağlamadım. Yada sırf üzül yada kalbin kırılsın diye bişi yazmadım.. sen poşotopu sadece "DFM" makinalardan çıkan görüntülerde kullanılan bir program mı sanıyorsun... karta basılan fotoların bilgisayara "tarayıcı" ile aktarıldıktan sonrasında da kullanılıyor... 1992 yılında poşotop 2,5 kullanıyordum ben....
burkay08'i, yazdıklarını okumamak veya anlamamakla suçluyorsun ama sen benim yazdıklarmını ne kadarını okudunsada anlamaya çalışıyorsun?.. beni ANLAMAMAK için sarfettiğin çabanın onda birini anlamak için sarfetsen yeter..
Kal sağlıcakla...
seni anlıyorum rokomet.
durup dururken bir de intihara meyilli olduk.
evet itiraf ediyorum. her gün 3 saat intihar etmeyi düşünürüm. bir sürü method düşündüm. ayağıma taş bağlayıp suya atlamak, iple asmak, jiletle damarlarımı kesmek,hap içmek,tabanca,arabayı bir kamyonun altına sürmek...
kimisi garantili yol, sakat kalma olasılığın yok. mesela iple kendini asmak. ya da ayağına taş bağlamak suya atlamak.
o nedenle kamyonun altına arabayı sürmek listeden çıktı. sonra hap içmek, genelde acemiler dikkat çekmek için yapar bunu. jilet sevimsiz geliyor bana.
iki ay bakrköyde yaşadım. akıl hastanesinde yani.sonra 3 ay daha aldılar beni.şimdi en ağır antidepresanlarla yaşıyorum. günde bir avuç antidepresan!
sen psikiyatrist olsaydın keşke, uzaktan ,hastayı görmeden teşhis gibi olağanüstü yeteneklerin var.
zaten photoshop ya da her neyse, kullanmamak pek olası değil bu gün. raw çekiyorsan mecbursun. karanlık odanın yerini photoshop alıyor haliyle.
sorun ya da tartışılan bunun ölçüsü, karanlık oda sınırların da mı kalsın , yoksa herkes dilediğini mi yapsın.
fikirlerini söyleyince 50 tane şeye de cevap yazıyorsun ve delilikle bile suçlanıyorsun. sen kendin çek, senin var mı öyle fotoğrafın,elindeki makineyle sanat eseri mi yaratıyorsun):
ya da her neyse işte.tartışmıyorum artık ...
saçma sapan fikrilerimle kafanızı meşgul ettiysem çok üzgünüm.
gastritim azdı zaten.midem ağrıyor.
bunu yazmasaydım keşke. şimdi rokomet , gastrit depresiflerde sık rastlanan rahatsılık diyecek. öyleyse deme rokomet. kalıtsal benimki.uykusuzluk ve yoğun çay-sigara-kahve üçgeni neden oluyor.
aslında senin "fikirlerin" hakkında yazdıklarımı silip sözlerimi geri aldığımı yazacaktım ama daha sonra okuyanlar hakkaten uzaktan teşhis koyduğumu sana saldırı tarzında yazdığımı düşünürler diye vazgeçtim..
yinede sana yönelik söylediklerimi geri alıyorum.. özür dilerim.. konunun devamı niteliğindeki düşüncemi özelden aktaracağım..
başlığı gereksiz (sadece bu) mesaj yazdığım için özür dilerim.
böyle güzel bir konunun kişiler arasındaki kişisel tartışmalara dönüşmesine üzüldüm açıkcası. Bu başlık altında fikirlerini sunan arkadaşların hepsininde görüşlerine önem verdigim kişiler olması ayrı bir üzüntü.
Birde konuya şöyle bakmak gerekir. HErkes yaptıgı şeyi savunmak durumunda kalıyor.
Bir reklamcı yada reklam fotografcısı icin.. " kardeşim sen bu fotografı digitalde işlemler yaparak önüme getiriyorsun bunu ilanda yayınlayamayız" demesi mümkün değil. BU yuzden bu kişi asla digital hamlelelre karşı değildir. Olmasıda beklenemez. Bu sektörden photoshopun cekilmesi demek bu melsegin bir noktada iflası demektir.
Bir studyo fotografcısı " kardeşim sen bu fotografa rutus atmışın üstelikde arka fonu degiştirip adamı deniz kenarına koymuşun hemde modelin göz rengini değiştirmişin" demeside beklenemez. Bu sektörde çalışanlar ve digitale geçiş yapanlar elbette savunacaktır. Ama digitale gecemeyip eski useullerle devam edenler ise zaten işyerlerini kapatıyorlar. Onlar her ne kadar savunmasada müşteri talepleri esastır.
Atlas dergisinde ise mudahalesiz fotograflar olması gerekr zaten. Çünkü onların misyonu bunu gerektirir. Onlrın işleri gercekle ve gercek dogayla. Bilinmeyeni gözükmeyeni okuyucularına göstermekle ilgili bir misyonları var. Belegesel fotografçııgdır bunun ismi. Bu kişiler pratikliği dışında digitalin kimi özelliklerinden istifade etmezler.
Haber fotografcılrıda biraz onceki grupla aynıdır bana göre. Çünkü basın fotografcıları icinde esas olan enstantenedir. Yani hem cogunlukla cektigi konuya mudahale etmicek hemde cektikten sonra fotografa mudahale etmicek. Bu yüzdeen enstantene ve mizansen olmayan fotograflar basın fotografcıları icin tercihtir. Bu grubunuda digitalin yine pratik özelliklerini kullandıgını görüyoruz.
Amatör fotografcılar ise genelde ayrılmış durumda. Çogunlukla amatör fotografcıların eskilerden kalma örnek aldıgı fotografcılar yada hocası olan fotografcılar vardır. BU egitmenler amatör öğrencilerine fotograf egitimi verirken kimi zamanda kendi duygu ve fkirlerinide aktarmadan edemezler. Cümeleler şöyle başlar " ben buralara gelene kadar sırtımda az tripot taşımadım..." BU gibi cumleler kurarak bir yandan digital dunyayı kavrayamıyısı ve kavramak istemeyişi de esastır. Amatör sınıfın diger savunucuarı ise fotografcılığa zaten digitalin renkli dunyasıyla başlayan kesimdir. Hobi olarak fotograf cekenleride bu sınıfa koymak istiyorum.
Birde dinazorlar vardır. Bunların ne iş yaptıgı önemli değildir. Temel hareket noktaları yeni olan herşeye karşı olmaktır. Yeni cıkan arabaya yeni cıkan telefonlara vs. Bu kişilerde haliyle karşı olacaktır.
iş kovalayacılr vardır birde. Gençliklerini ilerde bir yerde çalışırım dusuncesyile bilgisayara yatırankişilerdir. Bilgisayar ve phoosahopa dair ne varsa öğrenmek isterler. Amac estetikden ziyade gün gelipta bu bilgilerini paraya cevirmek istemidir.
Birde bizim gibi işi gücü konuşmak olan bir sınıf vardır. Bu grupta ise genelde benim gibi buffalo gibi rorokmet gibi bukay08 gibi konuşan insanlar vardır. Aslında konuşmayı sevdigimiz icin tartışırız. Temelde ne photohshopa karsıyızdır nede photohopsuzluga. Ama konuşmak icin kimi bahenlerimiz olması gerekir.
Kontrast dostumuzu, uzlaşmacılığı öne alan açıklamaları, yorumları ve özeleştirisi için kutluyorum. Kulak verile.
#merson' tarafyndan 30.10.2006 16:03:33 tarihinde düzenlendi.
Sayın buffalo
"gastritim azdı zaten.midem ağrıyor. " demişin.
Valla aynısı bende var.Özellikle kendini yeteri kadar ifade edemez isen yada bu fırsatı bulamaz isen azar bu hastalık...Bazen beni öyle rahatsız ediyor ki iki büklüm kıvrandığım olurdu.Fakat işin kolayını buldum.Beni hasta eden ortamdan çıkmak,yada hasta eden kişiyle konuşmamak...
Şimdi eminim ki bu sözlerimden şöyle bir anlam çıkacak:
"midem ağrıyorsa bizimle tartışma"
Yok yok değil tabi ki.Sadece benim ilaçsız bir tedavi yöntemimdir.Bir dene istersen diye arkadaşça tavsiyede bulundum hepsi bu
Bu defa çok uzatmak istemiyorum.
Her zaman üzerine basa basa yineleğim bir cümlemi yine tekrar ediyorum.
"Biz acemiyiz"
Yaptığımız işler de acemice,beceriksizce şeyler...
Buffalo'nun dediği gibi geçiyorum herhangi bir manzaranın karşına hafıza dolana kadar makinanın bütün ayarlarını bilinçsizce rastgele kurcalayarak yüzlerce kare fotoğraf çekiyorum.Akşam eve gelip kahvemi alıp PC'nin karşına geçiyorum.İlk elemeden sonra sayı 40-50'ye ikinci elemede 10-15 ve son elemede 3-4'e düşüyor.Geriye kalan fotoğrafları PS ile açıyorum kimin S&B kimini daha da renkli kimini daha uçuk bişey yapıyorum.Yamuk kadrajları da açısal düzeltmeyle onarıyorum,grenleri siliyorum.Son rötuşları atıyorum.
Ortaya seyirlik bişey çıktığını zannedip siteye ekliyorum.
Bekliyorum onlarca yorum gelsin.Eleştirenlere gıcık kapıyor hemen ağzını payını veriyorum,ustalar eleştirirse kızıyorum dinazorsunuz diyorum,yeni arkadaşların
[>:D
İlgili olabilecek konular
-
Photoshop'ta Fotoğrafa Kenarlık Yapma Çerçeve Ekle
27 Eki. 2021, 13:17 prodersler
0248927 Eki. 2021, 13:18
prodersler -
Vsdc Videoya Fotoğrafa Kenarlık Ekleme Nasıl Yapıl
06 Nis. 2021, 13:28 prodersler
0182406 Nis. 2021, 13:29
prodersler -
-
Proshow Producer Fotoğrafa Efekt Verme
10 Nis. 2019, 22:18 prodersler
0227510 Nis. 2019, 22:19
prodersler -
Photoshopta Actions İle Fotoğrafa Efekt Verme
25 Tem. 2018, 12:42 prodersler
0361625 Tem. 2018, 12:42
prodersler -
Photoshop Ta Fotoğrafa Gül Yaprağı Efektleri Uygul
01 Kas. 2017, 18:55 prodersler
0419001 Kas. 2017, 18:55
zbkdygn -
Işık Kaynağının Simetrisinin Fotoğrafa Yansıma Sor
15 Haz. 2016, 00:17 friday
7226516 Haz. 2016, 01:25
kesim00 -
Sensör Büyüklüünün Fotoğraf Kalitesine Etkisi
04 Şub. 2016, 11:34 furkanbektas
3213504 Şub. 2016, 22:16
furkanbektas -